Bahaeddin YEDİYILDIZ

Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden emekli.

Anahtar Kelimeler: Din, kültür, medeniyet, İslam, Avrupa, sömürgecilik, çağdaşlaşma

Özet

--Jacques Berque

İslam terimi hem jeopolitik konuşlanmayı hem de en büyük üç tek Tanrılı dinin en gencinin sosyal ve manevi içeriklerini kapsar. Yedinci yüzyılın ilk yarısında Arabistan’da ortaya çıkan İslam, ihtida, kültürel cazibe ve fetih yoluyla yayıldı. Bazıları tarafından hala bilinmiyor olsa da, günümüzde dünyanın en canlı sistemlerinden biridir. Bu makale, 20. yüzyılın ünlü Fransız sosyal bilimcisi Jacques Berque’in ölümünden bir hafta önce Avrupa ve Arap Dünyası ile İslâm ve Batı ilişkileri hakkında yapmış olduğu tarihî ve sosyolojik bir tahlildir. Berque burada yoğun ve özlü bir anlatımla İslam’ın coğrafî ve beşerî konumuna, kültürel farklılıklarına, diğer bir ifadeyle bu köklü medeniyetin çağımızda farklılaşmış uzantılarına dikkat çekiyor. İslam ülkeleri arasında gerçekleştirilen uluslararası toplantılarda, İslam medeniyetinin temel sorunlarının tartışılmasından daha çok yerel ve geçici bazı meseleler üzerinde durulmakla yetinildiğini vurgulayan Berque, çağımızda İslam’ın asıl meselelerini küresel kapsamda ele alıyor. Ona göre, Ortaçağda İslam Batı tarafından, mesela bir Pierre Abélard (1079-1142), bir Ramon Lull (1235-1315) tarafından daha iyi anlaşılmıştı. Batı’nın İslam ve Çin gibi oluşumlara karşı tutumu, Sanayi Devrimi’nden sonra değişti. Kibir ve egemenlik mantığı hâkim oldu. Emperyalizm ya da “sanayi devriminin genişlemesi”, halklar ve kültürler arasındaki değişim mekanizmasını bozdu. İslam, iki veya üç asırdan bu yana, geçmişte kendisinin de kullandığı Batı rasyonalitesini işletmeyi sürdüremedi. İbn Rüşt ya da İbn Haldun’un çok verimli düşünceleri takipçilerini bulamadı. Bu büyük medeniyet mekanik performanslardan mahrum kaldı. “Takip hastalığına” tutuldu, taklitten başı döndü. Batı ile ilişkileri, “burukluk ve ötekilik” temeli üzerine oturdu. Batı bugün İslam’a tamamen olumsuz yaklaşıyor. Japonya’yı ayıplamıyor, ondan korkuyor. Ona göre, Çin kullanılacak harika bir müşteri... Hindistan’ın “metafizik eğilimi” bu devi “zararsız” kılıyor. Müslüman’a gelince, o “ebedi bir Sarazen’dir. En kötü bir modernlikle daha tehlikeli olabilir. Batı, İslam’ı üç konuda suçluyor: “Bazen terörizme varan bir saldırganlık; din görevlisini siyasette kullanma eğilimi; İnsan haklarına saygı konusunda isteksizlik... Bugün kadın hakları bunun en kesin ölçütüdür”. Berque, bunların sebeplerini anlatarak cevaplarını veriyor. İslam’da bu sorunları gözlemlemenin, Batı tarihinin yıkımlarını unutturamayacağını belirtiyor ve “örosantrizmden/Avrupa merkezciliğinden” sakınılmasını tavsiye ediyor. Berque’e göre, İslam, maneviyatının bir kısmını kaybetmeye başlamıştır. Müslümanların çoğu, İslam’ı yabancı kumpaslara, rejimlerin başarısızlığına ve insanların kötülüğüne karşı bir sığınak olarak görüyor. Bu rol, manevî rolün önüne geçmiştir. Demokrasi mahkûm edilmiştir. Bazı grupların bu tutumu, Müslüman toplumların tümünün bağnazlık ve hoşgörüsüzlükle suçlanmalarına sebep olmuştur. Bu toptancı suçlamalar tamamen «haksız”dır. Ancak bugünün İslam’ı kitleleri tatmin etmiyor. Özgünlüğünü koruyan ve dünyanın gidişatına ayak uyduran bir “gelişme İslam’ı”, dinamik bir İslam inşa etmek gerekiyor.

J. Berque’in (1910-1995) bu yazısının Fransızca orijinali ilk defa Le Temps stratégique’te (No 64, Haziran 1995) yayınlanmıştır. Berque, gençliğinde Cezayir’in Hodna adlı bir yayla bölgesinde bir kabilenin içinde yaşayarak onlardan Arapçayı öğrendi ve Fes’in Karaviyyin Üniversitesi Şeyhleri ile birlikte Müslüman hukukunu inceledi. Daha sonra, çeyrek yüzyıl boyunca, Sorbon’da ve Collège de France’da Çağdaş İslam’ın Toplumsal Tarihi Kürsüsü ’nün sorumlusu ve Unesco uzmanı olarak görev yaptı. Otuzdan fazla sosyal tarih eserinin yazarıdır. Bunlar arasında, Dünden Yarına Araplar (Les Arabes d’hier à demain, Paris, Seuil, 1960), Mağrip’in İçbölgesi (L’Intérieur du Maghreb, Paris, Gallimard, 1978) ve Dünya Vaktinde İslam (L’Islam au temps du monde, Paris, Sindbad, 1984) gibi kitapları vardır. 1981’den itibaren ölümüne kadar Landes’teki aile köyünde emekli olarak yaşayan Jacques Berque, Kur’an’ın yeni bir çevirisini (Traduction du Coran, Paris, Sindbad, 1991), bir cilt hâlinde İki Kıyının Hatıraları (Mémoires des deux rives, Paris, Seuil, 1989) adıyla anılarını ve Bir Gelecek Kalır (Il reste un avenir, Paris, Arléa, 1993) adıyla daha genel bir deneme yayınladı. Berque hakkında geniş bilgi için bkz. Neslihan Er, “Berque, Jacques”, DİA, c. Ek 1, 2016, s. 188-190. Yanında muhtelif ülkelerden birçok kişi doktora yapmıştır. Bu satırların yazarı da bunlardan biridir (BY ).