Son Osmanlı Damatlarının Millî Mücadele’yle İlişkileri
Süleyman İNAN
Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler Eğitimi, Kınıklı-DENİZLİ
Anahtar Kelimeler: Osmanlı hanedanı damatları,Osmanlı damatları,son damatlar,Milli Mücadele
Özet
Bu makalede, Türk İstiklâl Savaşı (1918-1922) döneminde Osmanlı devletinin hanedan damatlarının M. Kemal Paşa ve onun liderliğindeki mücadele ile ilişkilerinin irdelenmesi amaçlanmaktadır. Öncelikle son devir Osmanlı damatlarının (Damat Ferit Paşa, Enver Paşa, Şehzade Ömer Faruk Efendi, İsmail Hakkı [Okday] Bey) kısa hayatları, kişiliği, üslubu, stratejileri, inanç ve amaçlarına yer verilerek onların Millî Mücadele ile olan münasebetleri arşiv vesikaları, hatıralar ve akademik araştırmalar referans alınarak analiz edilecektir. Sonra da, Osmanlı damatlarının durumları karşılaştırmalı bir şekilde ele alınarak genel bir bakış çerçevesinde yorumlanacaktır.
1 Özdemir Nutku, “Damad” mad., İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1993, C.8, s.434.
2 Nahid Sırrı Örik, “Son Damatlar”, Resimli Tarih Mecmuası, C.3, S.25 (Ocak 1952), s.25 1213.
3 Ali Vâsıf Efendi, Bir Şehzâdenin Hâtırâtı, haz. Osman Selahaddin Osmanoğlu, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2005, 2.bs., s.88.
4 Naciye Sultan, Acı Zamanlar, yay.haz. O.Gazi Aşiroğlu, Burak Yayınevi, İstanbul 1991, s.32.
5 Ziya Şakir, bu konuyu ele aldığı yazısında nikâh tarihini 24 Şubat 1914 olarak verir. “Enver Paşa İle Naciye Sultan Nasıl Evlendiler?”, Resimli Tarih Mecmuası, S.10 (Ekim 1950), s.377.
6 Şakir, agm., s.378.
7 Kırım yarımadasında Sivastopol (Akyar) yakınındaki Gözleve (Evpatorya) Limanı.
8 Heyette İktisat vekili Y. Kemal (Tengirşenk) Bey, Albay İbrahim Tali (Öngören) Bey, Lazistan Mebusu Osman Bey ve Kurmay Yarbay Seyfi (Düzgören) Bey vardır. Esas hedef, TBMM hükümeti ile Sovyet yönetimi arasında Batılıların desteklediği Kafkas cumhuriyetlerinden kurulu “Kafkas Seddi”ni kırmaktır. Kafkas Seddi’nin oluşumu gelişmelerin ana hatları kronolojik olarak şöyledir: 1917 Bolşevik ihtilali- Kars Ardahan ve Batum’un geri alınışı; 3 Mart 1918, Brest-Litovks Anlaşması ile bu statükonun onayı; 28 Mayıs 1918- Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurulması; 30 Ekim 1918-Mondros Mütarekesi ile Brest-Litovks Anlaşması’nın geçersiz olması, Osmanlı ordusunun Kafkasya’dan çekilmesi ve “üç vilayetin” İngilizlere teslimi; 15 Ocak 1920-Batılı devletlerin üç Kafkas ülkesini (Gürcistan Menşevik hükümeti, Ermeni Taşnak hükümeti ve Azerbaycan M.Emin Resulzade hükümeti) tanıması.
9 Masayuki Yamauchi, Hoşnut Olamamış Adam-Enver Paşa, Bağlam Yayınları, İstanbul 1995, s.206.
10 Yusuf Kemal Bey’in 16 Ekim 1920’deki Meclis’te yaptığı konuşmada Enver Paşa’nın ismi bir kere bile geçmez. TBMM Gizli Celse Zabıtları, Ankara: Türkiye İş Bankası Yayınları, 1985 (2.Baskı) c.1, s.158-173.
11 Bu konuda belgelere dayalı geniş araştırma yapmış Japon tarihçi Masayuki Yamauchi’nin yargısına katılmak gerekir. Yamauchi, age, s. 34.
12 M. Kemal Paşa’ya 30 Ağustos tarihli mektubundan. Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1996, C.III, s.191-192.
13 Mektuplar çoğunlukla “aziz kardeşim” diye başlar “muhabbetle, gözlerinden öperim” şeklinde büyük saygı ifadeleriyle biter. Enver Paşa’nın M. Kemal Paşa çekişmesi çeşitli hatıralarda “kıskançlık” olarak açıklanır. Bkz: R. Halid Karay, Bir Ömür Boyunca, İletişim Yayınları, İstanbul 1996, 2.bs., s.255; F.Rıfkı, Çankaya, Bateş A.Ş. Yayını, İstanbul 1984, s.254; Lütfi Simavi, Osmanlı Sarayının Son günleri, 381. Salâhi R. Sonyel bu çekişmeyi 1920’den sonra “çatışma”ya dönüştüğünü ileri sürer. “Kurtuluş Savaşı Günlerinde Mustafa Kemal-Enver Çatışması”, Belleten, C. LIV, S.209 (Nisan 1990), s.381-402.
14 Yavuz Aslan, Türkiye Komünist Fırkası’nın Kuruluşu ve Mustafa Suphi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1997, s.169-170.
15 Özellikle 15 Temmuz 1921 tarihli mektubundaki şu satırlar özetleyicidir: “ (…) Evvelce de dediğim gibi ben ve arkadaşlarım iki seneden beri takip ettiğimiz memleketin ve İslâmın hâlâs emelini güdüyoruz. Bununla beraber memlekette halka müstenit ve cidden onun menfaatini düşünür bir fikirle çalışmak taraftarıyız. Eğer zâtıaliniz bizi rakip telakki ediyorsanız yanılıyorsunuz. Bu aklımızdan geçmemiştir. Bizce memleketin kurtulması esastır.” Feridun Kandemir, “Enver Paşa’nın İttihat ve Terakki’yi İhya Teşebbüsü”, Tarih Konuşuyor, C.6, S.34 (Kasım 1966), s.2782.
16 Feridun Kandemir, “Anadolu’ya Geçmek İsteyen Enver Paşa Ne Yapacaktı, Ne Yapabilirdi, Ne Yapmak İstiyordu?”, Tarih Konuşuyor, C.6, S.32 (Eylül 1966), s.2641.
17 5 Aralık 1920 tarihli mektuptan. Kâzım Karabekir, İstiklâl Harbimizde İttihat Terakki ve Enver Paşa, haz. Orhan Hülagü, Emre Yayınları, İstanbul 2001, C.II, s.121.
18 15 Ocak 1921 tarihli mektubun şu satırları: “Anadolu ahvali benim oraya azimetimi mucip bir şekil almıştır. Bu her taraftan gelen davet haberleri ile teeyyüt ediyor”. Karabekir, age, c.II, s.127.
19 Sakarya Zaferi’nden sonra 16 Eylül 1921 tarihli Cemal Paşa’ya yazdığı mektupta Enver Paşa şunları söyler: “… Kütahya, Eskişehir’in ziyaı [kaybı] ile ordunun tâ Ankara’dan yetmiş beş kilometre Sakarya’ya doğru çekilmesi takip etti. Bu vaziyet üzerine eğer memlekette maazallah ordu inhilal [dağılma] derecesine gelir de her şey kaybolur mütalaasına binaen hemen memlekete yaklaşmayı ve yakından ahvali takibi elzem görerek Batum’a geldik”. M.Z., “Enver Paşa’nın Atatürk Hakkında Bir Mektubu”, Resimli Tarih Mecmuası, S.2 (Şubat 1950), s.56.
20 Enver Paşa’nın Anadolu’ya geçebileceği iki yol vardır: Biri, Batum-Hopa-Rize-Trabzon deniz yolu; diğeri de Çoruh Nehri kıyılarından Artvin.
21 Halil (Kut)Paşa, Dr.Nazım, Küçük Talat (Muşkara) ve Lazistan Mebusu Hacı Mehmet’in ismi zikredilebilir.
22 Bunlardan biri Ardahan Mebusu Hilmi Bey’dir.
23 BMM Moskova’da bulunan askerî ataşe Saffet Bey’in Enver Paşa’nın hareketlerini izleyerek Karabekir’e iletmesi isteniyor. Moskova Büyükelçisi Ali Fuat Cebesoy’dan da aynı konuda anında Ankara’ya bilgi aktarması istenir.
24 Örneğin TBMM Başkanı M. Kemal Paşa ve 11 vekilin imzası olan 12 Mart 1921 tarihli Bakanlar Kurulu kararında Enver Paşa ve beraberindekilerin Anadolu’ya herhangi bir yerden girmelerinin iç ve dış politikaya uygun olmayacağı, geldikleri takdirde derhal ülkeden çıkartılmaları hususu belirtilir. BCA, Bakanlar Kurulu Kararları-28, (BKK-28), 2.38.18.
25 Karabekir’in emrindeki Doğu Cephesi ordusunda özellikle Enver Paşa’nın eniştesi olan Albay Kazım Bey ve Trabzon’daki 13. Tümen Komutanı Yarbay Seyfi Bey’in ordudan atılması.
26 Yahya Kahya, Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin iki danışman üyesinden biridir. Cemiyetin adını kullanarak âdeta devlet içinde devlet kurar. Halkın “İskele Hükümeti” dediği bir düzen kurarak Trabzon’a giren mallardan zorla vergi toplar. Cezaevindeki mahkûmları serbest bıraktırıp, onlar ve asker kaçaklarından oluşan 1000’den fazla silahlı bir tabur kurar. Sami Sabit Bey’in Fırka kumandanı olarak Trabzon’a geldiği gece bir fener alayı düzenleyip kışla önünde “Yaşasın Serdar Ever Paşa!” diye gürültüler arasında gözdağı vermeye çalışır. Daha sonra Yahya Kahya telim olur, Sivas’a sürülür; taburu da dağıtılarak cepheye gönderilir. Yahya Kahya, 1922’de Topal Osman’ın adamlarınca öldürülür. Sami Sabit Karaman, “Enver Paşa İle Nasıl Mücadele Ettim”, Yakın Tarihimiz, c.1, S.10, s.307-308. Daha fazlası için yine aynı yazarın İstiklal Mücadelesi ve Enver Paşa (Arma Yayınları, İstanbul 2002, 2.bs.) kitabına bakılabilir. 27 “Anadolu’da diş ağrısı olmaktan vazgeçelim” diyerek Türkistan’a yönelmiştir. Feridun Kandemir, Enver Paşa’nın Son Günleri, Güven Basım, İstanbul 1955, s.12.
28 Enver Paşa’nın yanında iki kişi vardır. Yaveri Bartınlı Muhittin Yüzbaşı ve onu Türkistan’a gitmeye kışkırttığı söylenen Teşkilat-ı Mahsusa Reisi Eşref’in kardeşi Kuşçubaşı Hacı Sami. Bu iki isimden Hacı Sami, 1927’de M. Kemal’e karşı savaş başlatmak için geldiği Kuşadası’nda öldürülmüştür.
29 Enver Paşa Buhara’da mücahitlere şöyle der: “Bu andan itibaren Buhara-i Şerif Hayve ve bütün Türkistan’ı istilacı Moskoflardan kurtarmak için çalışan siz gazilere iltihak ediyorum. Bütün askerlik hayatımda edindiğim tecrübe ve müşahedelerimi Moskoflara karşı kullanacağım”. “Enver Paşa’yı Nasıl Kurtardım”, Yakın Tarihimiz, C.1, S.13 (24 Mayıs 1962), s.404 ve “Enver Paşa Buhara’da Kalsa İdi…” Yakın Tarihimiz, C.1, S.3 (15 Mart 1962) s.78-79.
30 Şehadet belgesi için; Türk Tarih Kurumu Arşivi (TTKA), Enver Paşa Belge Koleksiyonu, Dosya: 5; No: 46. Edebi bir anlatım için; Feridun Kandemir, “Enver Paşa’nın Ölümü”, Resimli Tarih Mecmuası, S.4 (Nisan 1950), s.140-143.
31 Haberi Antep Mebusu Kılıç Ali’nin verdiği söylenir. Enver Paşa’nın Türkistan’daki faaliyetlerinin Ankara tarafından yakından takip edildiği bilinir. Örneğin 24 Temmuz 1922’de Başbakanlığa iletilen raporda, Enver Paşa’nın askerî birlikleri ile Kızıl Ordu arasında Semerkant’ın batısında kanlı çarpışmaların olduğu bildirilir. BCA, Muamelat Genel Müdürlüğü (MGM), 435A1/258.735.1.
32 Enver Paşa’nın eşi Naciye Hanım anılarında kendisinin bile buna uzun süre inanmadığını anlatır. Naciye Sultan’daki bu inanış, ölümünden hemen önce yolladığı mektupta eşinin yazdıklarından kaynaklanır. Çünkü o mektupta, İsviçre’ye gitmek istediği ama bunu gerçekleştirebilmesi için kendisinin ölmüş olduğuna herkesi inandırması lazım geldiğini, ölüm haberi alırsa da buna inanmış görünmesini tembih etmiştir. Acı Zamanlar, s.65.
33 Tarık Mümtaz Göztepe, Vahideddin Gurbet Cehenneminde, Sebil Yayınevi, İstanbul 1991, 3. bs., s.129.
34 İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Son Sadrazamlar, Dergâh Yayınları, İstanbul 1982, 3.bs., C.IV, s.2034.
35 İnal, age, C.IV, s.2034.
36 Lütfi Simavi, Osmanlı Sarayının Son Günleri, İstanbul: Pegasus Yayınları, 2006, s.277 ve Ali Fuat Türkgeldi, Görüp İşittiklerim, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1987, 4.bs., s.153
37 İnal, age, C.IV., s.2036-2037. Aynı kitabın ilerleyen sayfalarında eski Dâhiliye Nazırlarından Cemal Paşa’nın Vahdettin’e Damat Ferit için onun yaşı yetmişe varmasına rağmen ilk memuriyetinin sadrazamlık olduğunu söylediğini aktarır, s.2069.
38 Türkgeldi, age, s.273.
39 Selâhattin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1991, C.1, s. 80, dp.199.
40 Gotthard Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi, (Mondros’tan Mudanya’ya Kadar), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1989, 2.bs., s.20
41 Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, İş Bankası Yayınları, İstanbul 2004, 2.bs., C.I, s.203.
42 M. Kemal Paşa Fethi Okyar’ın gazetesi Minber’de Damat Ferit hakkında bir yazı kaleme almış ancak sansür heyetince yayımlatılmamıştır. İşte bu yazıda, M. Kemal Paşa Damat Ferit’in bilgisizliğinden söz etmekteydi. Yazı için, bkz. Bardakçı, Şahbaba, s.546-549.
43 Hülya Özkan, İstanbul Hükümetleri ve Millî Mücadele Karşıtı Faaliyetleri, Ankara: Genelkurmay Basımevi, 1994, s.22.
44 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, (esas metin), Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 1997, s.92.
45 Atatürk, age, s.95
46 Türkgeldi, age, s.244
47 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Babı Ali Evrak Odası Siyasi (BEO SYS), 34-64/III_7. (Belgelerle Mustafa Kemal Atatürk, Ankara: Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, 2003, s. 92-93.
48 Vahdettin çok sonraları Avni Paşa’ya yazdırdığı hatıralarında Damat Ferit’ten şöyle söz eder: “… iç meselelerde çok bilgisiz idi. İngilizlerle Mustafa Kemal Paşa’nın kurnazlığının kurbanı oldu ve bizi tam bir yenilgiye götürdü. Zavallı Ferid Paşa dünyaya İngilizlerin gözlüğüyle bakıyordu. Allah onu affetsin”. Bardakçı, Şahbaba, s.109
49 Damat Ferit, millîciler için sarayın başmabeyncisi Lütfi Simavi’ye “Enver’in kılıcını şakırdatıyorlar” demişti. Simavi, age, s.348.
50 Bu kısımla ilgili iyi bir derleme için, bkz. Sina Akşin, İç Savaş ve Sevr’de Ölüm, İşbankası Yayınları, İstanbul 2010, s.257-265.
51 İngiliz gazetesi Near East’in 4 Kasım 1920 tarihli nüshasındaki yorum. Bkz. BOA, Hariciye Nezâreti Siyasî Kısım Evrakı (HR.SYS), 2635/3_44-45. (Osmanlı Belgelerinde Milli Mücadele ve Mustafa Kemal Atatürk, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 2007, s.280.
52 Asım Gündüz, Hatıratlarım, Kervan Kitapçılık, İstanbul 1973, s.37.
53 Filozof Rıza Tevfik’in alaycı ifadesiyle Şehzade Ömer Faruk orada “yaz tatili” yapmaktadır. Biraz da Ben Konuşayım, İletişim Yayınları, İstanbul 1993, 84
54 Akşin, İç Savaş…, s.221.
55 BOA, Dosya Usulü İradeler (İ.DUİT), 6/49
56 BOA, İ.DUİT, 5/13_2. Neslişah, böylece Hanedan Defterine kaydedilen son Osmanoğlu olur.
57 Ne yazık ki bunun belgesi şimdilik yok. Bu davete ilişkin elde Yümnü Üresin’in Kandemir’e 1950’de anlatıları var. Bu davet olayı İngiliz belgelerine de yansımış. 16 Eylül 1920 tarihli şifreli telgraf milliyetçi liderlerin Abdülmecit’in geçmesi için 150 bin lira harcamaya hazır olduklarını haber verir. Bilal Şimşir, İngiliz Belgelerinde Atatürk, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1975, C.II, s.337,
58 Yümnü Bey’in söylediğine göre Abdülmecit’in görüştüğü ve fikir danıştığı kişiler A.İzzet Paşa ile iki eniştesi (Damat) Mehmet Şerif Paşa ve (Damat) Ali Halit Paşa’dır. Feridun Kandemir, “Abdülmecit Anadolu’ya Nasıl Geçti”, Yakın Tarihimiz, C.II, S.23 (2 Ağustos 1962), s.289-290. Bunlardan Mehmet Şerif, Damat Ferit kabinesinde yer almıştır. Ahmet İzzet Paşa’nın Feryadım adlı hatıralarında bundan hiç söz etmediğini de belirtelim. (Nehir Yayınları, İstanbul 1992).
59 Ali Satan, Son Halife Abdülmecid Efendi, Doğan Kitap, İstanbul 2009, s.51.
60 Yılmaz Çetiner de, Yümnü Bey’in temmuz sıcağında İstanbul’a geldiğinden söz eder. Son Padişah Vahdettin, Milliyet Yayınları, İstanbul 1997, 8.bs., s.208.
61 Bu görüşmenin tarihlendirme işinde kafa karıştıran unsur, bu olayın tanığı olarak Ömer Faruk’un eşinin doğumundan söz etmesidir. Ömer Faruk, 1952’deki mülakatında Abdülmecit’in davet aldığı görüşmeleri kastederek “O sıralarda (Neslişah) doğmak üzereydi… üç ay kaybettim” der. Kızı Fatma Neslişah’ın doğumu 1921 Şubatta gerçeklemiş ve bundan birkaç gün sonra İnebolu’ya geçmiştir
62 Feridun Kandemir, “Abdülmecit Anadolu’ya Nasıl Geçti”, Yakın Tarihimiz, C.II, S.23 (2 Ağustos 1962), s.289.
63 Gazinin Çağında İslam Dünyası, İstanbul Boyut 1994 s.266.
64 Asım Gündüz’ün anlattıklarına bakılırsa, kendisi Yümnü Bey’in Abdülmecit’le görüşmesini sağlamak için yanına gittiğinde aralarında M. Kemal Paşa’nın ne isteyebileceği hakkında konuşulurken, söz Anadolu’da devletin başına geçme ihtimaline geldiğinde Abdülmecit’in “Bu memleket saltanat kavgasında kardeş çekişmesinden neler çekti. Ben adımı lekeleyemem. Gönülden istediğim bir hareket için bile olsa kardeşime karşı çıkarak aile tarihime leke düşüremem” dediğini aktarır. Gündüz, age, s.40
65 Akşin, Sevr’de Ölüm…, .s283.
66 Mehmet Ataker, “Millî Mücadelede Şehzade Ömer Faruk Efendi Anadoluya Nasıl Gitmiş ve Dönmüştü?”, Resimli Tarih Mecmuası, C.3, S.29 (Mayıs 1952), s.1499-1500.
67 Gündüz, age, s.42.
68 Suat Hayri Ürgüplü’nün Sabiha Sultan’dan Tuttuğu Notlar; Bardakçı, Şahbaba, s.520.
69 Ömer Faruk Efendi, yakın arkadaşı Ali Nuri (Okday) Bey’e Almanca kaleme aldığı veda mektubunda bu tarihi koymuştur. Bkz. Ş. Okday, age, s.112. Bu kısa mektubunda şunlar yazılıdır: “Sevgili Ali Nuri Bey, ruhun sükûnetine, ancak saadet ve varlığı göreve feda etmekle ulaşılabilir. Bu öyle bir görevdir ki, bu günlerde her birimiz bunu yurda borçluyuz. Böylelikle bütün sevdiklerim ve saydıklarımdan üzülerek ayrılırken beni de unutmamalarını rica ederim. Prens Ömer Faruk”.
70 Bardakçı, Şahbaba, s.507-508.
71 Bardakçı, Şahbaba, s.200-201.
72 Bardakçı, Şahbaba, s.509-510.
73 Hanedan Saltanat Nizamnamesinin 18. Maddesi hanedan üyelerinin padişahın izni olmaksızın başkentin dışında gönderilmeyecekleri yazılıdır.
74 Tansel age., c.IV, s.85, Mango 305
75 Ataker, agy., s.1501.
76 Bardakçı, Şahbaba, s.208.
77 Gündüz, age, s.42-43.
78 Ataker, agy., s.1500.
79 Gündüz, age, s. 42-43.
80 TBMM Gizli Celse Zabıtları, s.526.
81 Hüsamettin Ertürk, İki Devrin Perde Arkası, Sebil Yayınevi, İstanbul 1996, s.287-288.
82 Ertürk, age, s.440.
83 Sahbaba, 186 vd
84 Abdülmecit’in M. Kemal Paşa’yla haberleştikleri (24 Haziran-1 Temmuz), Veliahdin Anadolu’ya kaçabileceği (12 Ekim 1920) , bunun için milliyetçilerin para harcamaya hazır oldukları (16 Eylül 1920).
85 TBMM Gizli Celse Zabıtları, s.525.
86 Turgut Özakman, Vahidettin, M.Kemal ve Milli Mücadele, Bilgi Yayınevi, Ankara 1998, 2.bs.,s.77
87 Bardakçı, Şahbaba, s.207.
88 Cemil Koçak, “Hümeyra Özbaş’la Başbaşa”, Tarih Toplum, 1990, s.16
89 İnal, age, C.IV., s.1714.
90 İsmail Hakkı Bey’in yukarıda atıf yapılan iki nokta hariç, diğer bilgiler Türk Tarih Kurumu Arşivindeki şu belgeden derlenmiştir. (TTKA, Tevfik Paşa-İsmail Hakkı Okday Belge Koleksiyonu, Dosya: 12, No: 9). Bu belgede, İsmail Hakkı kendi biyografisini istek üzerine 1973’te bir daktilo yazısı olarak hazırlamıştır.
91 İsmail Hakkı Okday, Yanya’dan Ankara’ya, Sebil Yayınları, İstanbul 1994, s.211.
92 Padişahın baş katibi tarafından Mâbey-i Hümayûn-ı Mülûkâne Başkitabetine 8 Kasım 1914 Pazar günü gönderilen yazıda, İsmail Hakkı Bey ile Ulviye Sultan’ın nikahlarının “önümüzdeki perşembe günü” yani 12 Kasım 1914 tarihine denk gelen günde olacağı belirtilmiştir; BOA, İ.DUİT, 6/43. Bu tarihi zaten İsmail Hakkı Bey de hatıralarında onaylamaktadır; İ.H.Okday, age, s.213. Nikâh belgesinin orijinali aynı kitabın 214 ve 215. sayfalarında yer alır. Çağatay Uluçay ise, Padişahların Anaları ve Kızları kitabında çiftin nikâh tarihini ve mekânını yanlışlıkla 12 Ekim 1914 - Kuruçeşme Sarayı olarak verir, s.186.
93 İ.H.Okday, age, s.295-296.
94 BOA, İ.DUİT, 6/46.
95 İ.H.Okday, age, s.410.
96 İ.H.Okday, age, s.403-409. Zengin bir tüccar olan Babanzade Fuat Bey’in seçkin misafirlerin ağırlandığı mutat ziyafetlerin birinde “adamakıllı sarhoş olduğu” dakikalarda İngiliz istihbarat subayı Yüzbaşı Bennet’in ağzından kaçırdığı “M. Kemal Paşa asla Samsun’a ulaşamayacak” biçimindeki imalı sözlerinden bu yoruma gitmiştir ve bu haberi iletmesi için yardımcı ve onlarla irtibatı olan Çopur Neşet’e söylemiştir.
97 İnal, age, C.IV., s.1736.
98 Jaeschke, age, s.134.
99 İ.H.Okday, age, s.413.
100 İ.H.Okday, age, s.416-417
101 Bardakçı, Şahbaba, s.212.
102 Arı İnan, Tarihe Tanıklık Edenler, Çağdaş Yayınları, İstanbul 1997, s.40-41. Ferhande Hanım, İsmail Hakkı’yla evlendikten sonra kayınpederi Tevfik Paşa’dan dinlediği bu sözlerin devamında, onun başyaverinden haberi alınca memnun bir şekilde beraber gitmelerini öğütlediğini, İsmail Hakkı’nın yola çıkacağı günü kendisini öylesine ziyarete gelmiş gibi yaparak aslında uğurlamaya geldiğini ve bu sırada kendini tutamayacağı için onun çabuk gitmesini istediğini, gidince de odasına çekilerek “hüngür hüngür” ağladığını ve hatta saraya iki gün gitmediğini söylemiştir.
103 Millî Mücadele’de İsmail Hakkı’nın gönüllü olarak emir eri olur ve nakliye arabalarında kendisinin eşyalarını gözetler.
104 Şefik Okday’ın yazdığına göre, bu sırada İsmail Hakkı’nın belgeleri incelenirken Adapazarı’nda bu mevsimde koyun bulunmaz sorusuna şimdiden “pey” akçesi vererek koyunları ucuza alacağını söyler. Ş. Okday, Osmanlı’dan Cumhuriyete-Padişah Yaveri İki Sadrazam Oğlu Anlatıyor, (Dağıtım) İlke, İstanbul 1988, s.118.
105 İsmail Hakkı Bey’in babası Tevfik Paşa’dan dinlediğine göre, gazetelerde bu haberler çıkınca Sultan Vahdettin Tevfik Paşa’yı çağırmış, ona oğlunun nerede olduğunu sormuş, karşılık olarak nerede olduğunu bilmediğini, “sarayda olduğunu zannettiğini” söyleyince de, padişah gazeteleri göstererek “Anadolu’ya kaçtığını” söylemiş ve bunun üzerine o da “ öyle ise vazifesini yapmaya gitmiş” demiştir, age, s.418.
106 İnan, age, s.34-35. Alıntıdaki bazı ifadeler düzenlenmiştir.
107 Ş. Okday, age, s.121-122.
108 Enver Paşa’nın saltanatı lağvedip, cumhuriyeti kurma fikrinden de söz edilir ama bu daha çok zayıf bir rivayet gibidir. Şükrü Tezer’den naklen. Sadi Borak, Ata ve İstanbul, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayınları, İstanbul 1983, s.58.
109 Enver Paşa’nın küçük kardeşi Nuri Paşa ve babasının gayretleri vardır. Naciye Sultan, age, s.77. Örneğin, Enver Paşa’nın babası Ahmet Bey muhtemelen 1937’de dönemin başbakanına hitaben yazdığı mektupta, torunlarından iki kızın “gayri Türk”ten birisiyle değil “karındaşları”ndan biriyle evlenmesi için; tek oğlun da “talim ve terbiyesinin” millî okullarda yapması için ana vatana dönmelerini ister. BCA, MGM, 244335/203.391.29.
110 T.C. Resmi Gazete, 11 Temmuz 1939. Ayrıca hazırlanan kanun tasarısı için; BCA, BKK-28, 87.45.16. Tabi bu karar, diğer hanedan mensuplarında –son halife Abdülmecit’in eleştirisine rağmen_ kararın arkasının gelebileceği ümidi verdiğinden olumlu yankı yapmıştır. BCA, MGM, 244305/203.391.1.
111 BCA, BKK-28, 14-204/120.71.9.
112 Hilafetin İlgasına ve Hanedanı-ı Osmanî’nin Türkiye Cumhuriyeti Memalik-i Haricine Çıkarılmasına Dair olan 431 sayılı kanunun 2.maddesindeki değişiklik. T.C. Resmi Gazete, 23 Haziran 1952.
113 Haluk Y. Şehsuvaroğlu, “Damat Ferit Paşa”, Resimli Tarih Mecmuası, C.3, S.28 (Nisan 1952), s.1394.
114 Göztepe, age, s.127.
115 Tarık Mümtaz Göztepe, Damat Ferit’in ölmesi halinde cenazesinin ülkesinde gömülme vasiyeti karşısında eşi Mediha Sultan’ın bir gün memleketine nakledileceği ümidiyle bu yola başvurduğunu iddia eder. age, s.130.
116 Örneğin, 30 Ocak 1923 tarihli Bakanlar Kurulu kararnamesi Damat Ferit hükümetinde yer alan üyelerin hiçbir şekilde para verilmemesini ister. BCA, BKK-28, 6.47.9. O kadar ki, Damat Ferit Kabinesinde 25 gün kadar maliye vekilliği yapan Sabri Bey’in bile emeklilik maaşı kesilmiştir. BCA, BKK-28, 122-1/7.36.7.
117 BCA, MGM, 244304/203.390.22.
118 Murat Bardakçı, Son Osmanlılar, İnkılâp Yayınları, İstanbul 2007, 2.bs, s.131.
119 Neslişah, 1940’da Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın soyundan gelen ve Mısır’ın son Hidivi Abbas Hilmi Paşa’nın oğlu olan Prens Muhammet Abdülmünim ile; Hanzade, Prens Muhammet Ali İbrahim ile; Necla ise Prens Amr ile evlendiler.
120 Bardakçı, Şahbaba, s.190. Boş kağıdı: “Sabiha Sultan Hazretleri, son cereyan eden hadisat esnasında ben zevcinize karşı almış olduğunuz.”
121 BCA, BÖKM, E2/55.341.8. Şehzade Ömer Faruk’un Mısır prensleriyle evli olan kızlarına 1940 Ekiminde Dışişleri Bakanlığının olumlu görüşüyle Türkiye üzerinden transit geçmelerine izin verilir. BCA, MGM, 244318/203.391.13. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın imzaladığı 21 Ekim 1953 tarihli kararname ile Hanzade Zehra ile Hibetullah Necla’nın harçsız olarak Türk vatandaşlığına alınması Bakanlar Kurulunca kabul edilir. BCA,BKK-28, 14-417, 133.84.16.
122 TTKA, Tevfik Paşa-İsmail Hakkı Okday Belge Koleksiyonu, Dosya:12; No:9.
123 Murat Bardakçı, “Son Osmanlılar”, Milliyet, 5 Kasım 1985.
124 Ecevit’in Vahdettin’le ilgili düşünceleri kendi partisinde bile tartışmalara neden olsa bile onun vatan haini olmadığını söylemekten alıkoymaz. Zaman, 16 Temmuz 2005.