Şinasi ACAR

Anadolu Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, ESKİŞEHİR

Anahtar Kelimeler: : İmzasız yazıların hattatının belirlenmesi,Abdullah bin İlyas,Abdullah Amasî,Abdullah Kırımî,Muhiddin Amasî,Hüseyin Hüsameddin Efendi,Şeyh Hamdullah

Özet

Özellikle celî (büyük) yazılarda ketebesiz (imza) bir hattın hangi hattata ait olduğunu tanımak ve belirlemek çok zordur. Çünkü her hattat yazarken tüm dikkatini, yazısının, hocasından öğrendiği ve yürekten inanıp belleğine kazıdığı en iyi kalıba uymasına verir ve hattının bu en ideal güzelliğe yaklaşmasına çalışır. Ancak -sayıları çok az da olsa- imzasız bir yazının hangi hattata, dahası o hattatın hangi dönemine ait olduğunu tanıma ve belirlemede şaşılacak derecede hüner sahibi olan üstatlar görülmüştür. Bu hususa hatta ilişkin makale ve kitaplarda hiç değinilmediği gibi, hüner sahibi bu üstatların bu belirlemeyi nasıl yapabildikleri konusunda -bugüne değin- üniversitelerin ilgili bölümlerinde herhangi bir tez çalışması da yapılmış değildir. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde -Kanûnî'ye ithaf edilmişeşsiz güzellikte bir Kurân bulunmaktadır. Hat otoriteleri bu mushafın hattatı konusunda anlaşmazlık içindedirler. Makalede bu mushaf ele alınarak imzasız yazıların nasıl tanınabileceğine ilişkin kimi ipuçları sunulmaktadır.

1 Bkz. Antik & Dekor dergisi, Sayı 29, sayfa 29-30.
2 Bu eserin ilk dört cildi 1327-30 yılları arasında İstanbul’da eskiyazıyla basılmıştır. 5.cilt kayıptır. 6…12.ciltler elyazması olarak şu anda Amasya Belediyesi’nin elindedir. Ancak, birkaç yıl önce emanet olarak Süleymaniye Kütüphanesi’ne bırakılmış ve bu sırada tamamı mikrofilme kaydedilmiştir. Bir süre önce Amasya Belediyesi’nce 1.cildi yeni harflerle de yayımlanmış olup tüm ciltlerin basımı için çalışmalar sürdürülmektedir. Telif hakkı Amasya Belediyesi’ne ait olan eserin onikinci cildinin 10, 11 ve 12.sayfalarındaki bilgilerden yararlanmamıza izin veren belediye yetkililerine -başta Halûk N.Tanrıyar olmak üzere- içtenlikle teşekkür ederim.
3 Bildiğimiz kadarıyla hatta ilişkin makale ve kitaplarda bu hususa hiç değinilmediği gibi, bugüne değin üniversitelerin ilgili bölümlerinde bu konuda herhangi bir tez çalışması da yapılmış değildir. Makale yazarının, imzasız yazıları tanıma ve belirleme konusunda hiçbir iddiası söz konusu değildir. Yalnızca, bu hususun bugüne değin hiç ele alınmamış olmasını ciddî bir eksiklik saydığı için -konuya mühendisçe yaklaşarak- kimi ipuçları yakalamaya çalışmıştır.
4 Yazıda ilerlemenin en önemli unsurlarından biri, eski üstatların yazılarının büyük bir dikkatle incelenmesidir. Taklîd yazı, sahte yada kopyası çıkarılmış yazı değildir. Hat sanatında önemli bir yeri vardır. Hattat, karşısına aldığı yazıyı belleğine geçirip eliyle kâğıda aynısını yazar. Öyle ki iki yazı üst üste konulsa, tıpatıp aynı olduğu görülür. Çok zor bir beceridir. Hattatlar taklit yazılarını imzalarken yalnızca kendi imzalarını attıkları gibi, kimileyin nakalehu (onu nakletti) diyerek kimden naklen yazdıklarını da belirtirler. Büyük hattatlar dahî bu tarzda eserler vermişlerdir.
5 Arap “elifbâ”sında (alfabesinde) okumayı kolaylaştırmak için kullanılan ve hareke denilen okutma işaretleri -daha çok- sessiz harflerin “kısa sesli” olarak nasıl okunacağını gösterir : • Fetha veya üstün : Kısa a ve e arası okutur ve harfin üstüne konulan küçük bir eğik çizgiyle gösterilir. • Kesre veya esre : Kısa i okutur ve harfin altına konulan küçük bir eğik çizgiyle gösterilir; kalın sessizlerde kimileyin ı da okutur. • Zamme veya ötre : Kısa u okutur ve harfin üstüne konulan, Latin alfabesindeki virgüle benzer bir işarettir; Türkçe’de kimileyin ü, o ve ö de okutur. • Cezm veya cezim: Sükûn (durma) işaretidir ve harfin üstüne konulan minik bir çemberle gösterilir. • Tenvin : Arapçaya özgü bir yazım özelliği olup sözcüğün an, in veya un ile sonlanması durumunda n’den önce gelen kısa sesi gösteren harekenin (fetha, kesre veya zamme) çift olarak konulmasıyla (iki fetha, iki kesre veya iki zammeyle) gösterilir. Ek olarak, üstüne konulduğu sessiz harfin çift okunacağını gösteren ve Latin alfabesindeki w’ye benzer (ama bitişik iki v’den çok, bitişik iki u gibi olan) şedde işareti kullanılır. Bunların dışında, yerine göre harfin üstüne ve altına konulan ve onun biraz uzun okunacağını gösteren “çekme” ya da “uzatma” işareti med; yazılıp da okunmayan veya kimileyin okunup kimi zaman okunmayan hemze-elif üzerine konan vasıl (ulama) işareti sıla; harf ve hareke olarak kullanılan hemze işaretleri bulunmaktadır. Celî yazılarda ayrıca noktasız harflere konulan işaretler ve tezyînî işaretler (süs işaretleri) kullanılır.
6 Prof. Muhittin Serin Hattat Şeyh Hamdullah adlı kitabının 22 ve 23.sayfalarında Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde YY.946 katalog numarasıyla kayıtlı Vâsiyetnâme adlı elyazması eserin de Abdullah Amâsî’ye ait olduğunu yazmaktadır. Bu eser Hicrî 997 (Milâdî 1588/89) tarihlidir ve Abdullah Amâsî’ye ait olması olanaksızdır (Bu denli uzun yaşamış olması düşünülemez). Esasen ketebedeki ikinci ad ayın ve sat harfleriyle yazılmıştır ve herhalde başka bir hattata ait olmak gerekir.
7 Ancak, ölüm tarihini kestirirken H.Hüsameddin Efendi de yanılmıştır. Herhalde makale konusu mushafı görmemiştir. Bu mushafı Hicrî 930’da tamamladığına göre, Abdullah Amâsî 920’de değil, 930’dan birkaç yıl sonra vefat etmiş olabilir.
* Konuya ilişkin destek ve yardımları için, başta değerli hattat Hüseyin Gündüz olmak üzere, Süleymaniye Kütüphanesi eski müdürü Nevzat Kaya, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi eski müdürü Gülendam Nakipoğlu, İstanbul Türk ve İslâm Eserleri Müzesi Kütüphanesi yetkilileri ile değerli dostlar Muammer Ülker ve Bahâeddin Doğramacı’ya içtenlikle teşekkür ederim.