Giriş
Edebiyat klasiklerinin çoğu, eserin yazıldığı dile hâkim olmayan okurlara ancak çeviri sayesinde ulaştığından, bir dünya edebiyatından söz edebilmek için elzem olan çeviri, tekil ülke edebiyatlarının zenginleşmesi ve edebiyatlar arası etkileşim açısından önemlidir. Nitekim Türk edebiyatının klasiklerinden olan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı eseri 25 ayrı dile çevrilmiştir: Almanca, Amharca (Etiyopya), Arapça, Arnavutça, Azerice, Boşnakça, Bulgarca, Çince, Felemenkçe, Gürcüce, Hırvatça, İbranice, İngilizce, İspanyolca, İsveççe, İtalyanca, Korece, Lehçe, Makedonyaca, Marathi (Hindistan), Moğolca, Romence, Sırpça, Slovakça ve Tamil (Hindistan). Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün başka dillere ilk çevirisinin Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığı 2006’dan bir yıl sonra 2007 yılında Fransızca ile başladığını, pek çok dile ilk çevrilen Türk yazarının Tanpınar olduğunu da hatırlatmak gerekir.
Bu çalışmanın amacı, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı eseriyle bu eserin Almanca, Arapça ve İngilizce çevirilerini, kültürel ögelerin çevirisi için önerilen yöntemler aracılığıyla karşılaştırmak ve bu suretle erek dil ve kültür açısından uzaklık ve yakınlığın çeviri sürecini nasıl etkilediğine yönelik tespitlerde bulunmaktır[5] .
Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Türkiye’nin modernizme geçiş sürecinin ve bu süreçte yaşanan toplumsal sorunların anlatıldığı bir eserdir. Romanda iki uygarlık arasında bocalayan toplumun hatalı tutumları ve davranışları alaycı bir şekilde eleştirilmektedir. Her biri belli dönemleri temsil eden, “Büyük Ümitler”, “Küçük Hakikatler”, “Sabaha Doğru” ve “Her Mevsimin Bir Sonu Vardır” olarak dört bölüme ayrılan romanın birinci kısmı olan “Büyük Ümitler” I. Meşrutiyet dönemini, “Küçük Hakikatler” ve “Sabaha Doğru” bölümleri II. Meşrutiyet dönemini, son bölüm olan “Her Mevsimin Bir Sonu Vardır” ise Cumhuriyet dönemini ele alır. Dolayısıyla Saatleri Ayarlama Enstitüsü birinci bölümden sonuncu bölüme kadar, bir kişinin yaklaşık 50 senesini konu edinir. Romanda gelenekselciliği ve Türk modernleşmesini temsil eden karakterler vardır. Gelenekselciliğin olumlu yönünü Muvakkit Nuri Efendi, olumsuz yönünü ise Seyit Lütfullah temsil eder. Türk modernleşmesini temsil eden karakter Halit Ayarcı’dır. Romanın hem anlatıcısı hem de başkahramanı ise Hayri İrdal’dır. Çocukluğu Abdülhamit döneminde geçen, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde de yaşayan İrdal, geleneksel toplum düzeninden modernizme geçiş sürecindeki, başka bir deyişle -ne geleneksel toplum düzenini koruyabilmiş ne de tam olarak modern olabilmiş- Türkiye’yi temsil etmektedir. Kendisi bu yönüyle romandaki diğer kahramanlardan ayrılmaktadır.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eserleri, edebiyat alanında olduğu gibi çeviribilim alanında da pek çok akademik ve popüler araştırmaya konu olmuştur (örnek olarak bk. Dolgun 2018, Ekici 2015, Gökçeoğlu 2019, Şahincan Yılmaz 2019, Üstün Külünk 2018, Yaman 2017). Çalışmamız, üç ayrı dil ve kültürü aynı potada eriterek Tanpınar’ın eserlerinin çevirisini kültürel uzaklık ve kültürel yakınlık ekseninde ele aldığı için diğerlerinden ayrılmaktadır.
1. Veri Tabanı
Betimleyici çeviribilim çerçevesindeki bu çalışmanın veri tabanını; 1961 yılında yayımlanan Saatleri Ayarlama Enstitüsü ile Almanca (çev. Gerhard Meier), Arapça (çev. Abdulkadir Abdelli) ve İngilizceye (çev. Maureen Freely – Alexander Dawe) çevirileri[6] oluşturmaktadır. Bu romanın seçiminde kısaca realia olarak adlandırılan dilsel, toplumsal, dini, iktisadi, coğrafi ve etnografik ögeler, günlük hayata ilişkin ögeler, özel isimler gibi (ayrıntılı bilgi için bk. Florin, 1993) kültür odaklı bilgilerin yer almasına özen gösterilmiştir.
Eserin çevirmenleri hakkında bilgi verecek olursak, romanın Almanca çevirmeni olan Gerhard Meier, Alman ve Romen dili ve edebiyatı alanında öğrenim görmüş, özel merakından dolayı Türkçe öğrenmiştir. 1986 yılından bu yana Lyon’da (Fransa) yaşayan Meier, Fransızca ve Türkçeden Almancaya edebî çeviri yapmaktadır. Ahmet Hamdi Tanpınar, Yaşar Kemal, Hasan Ali Toptaş, Orhan Pamuk, Murat Uyurkulak, Zülfü Livaneli, Sait Faik gibi Türk edebiyatının tanınmış yazarlarından çok sayıda eseri Almancaya çevirmiştir. Kendisi bütün çevirileriyle 2011 yılında Tarabya ve 2014 yılında Paul Celan Ödülüne layık görülmüştür.
Romanın İngilizce çevirmenlerinden Maureen Freely ABD’de doğmuş, babasının işi nedeniyle geldiği İstanbul’da büyümüş ve hâlen İngiltere’de yaşamaktadır. Warwick Üniversitesi’nde görevli olan Freely Guardian, Independent gibi gazetelerde yazılar yayımlamakta ve kendi yazdığı yedi romanı bulunmaktadır. Kendisi Orhan Pamuk, Sabahattin Ali ve Sait Faik’ten birçok eseri İngiliz diline kazandırmıştır: Kürk Mantolu Madonna (Dawe ile ortak), Lüzumsuz Adam (Dawe ile ortak), Masumiyet Müzesi, Kar vb. İkinci çevirmen olan Alexander Dawe de ABD’lidir. Kendisi Fransızca ve Türkçeden İngilizceye edebî çeviriler yapmaktadır. Ahmet Altan, Ece Temelkuran, Ercan Kesal, İskender Pala, Buket Uzuner gibi çağdaş edebiyatçıların eserlerini İngilizceye kazandırmıştır.
Romanın Arapça çevirmeni Abdulkadir Abdelli ise, Suriye’nin İdlip kentinde doğmuş ve ilköğrenimini bitirdikten sonra önce İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi (Mimar Sinan Üniversitesi) Dekor ve Kostüm Bölümü’nde lisans, ardından çizgi film konusunda yüksek lisans ve Gazi Üniversitesi Arap Dili Eğitimi Anabilim Dalında yüksek lisans yapmıştır.
Abdelli, çeşitli Arap gazetelerinde plastik sanatlar alanında eleştiri yazıları ve Türk edebiyatı üzerine makaleler yazmıştır. Kendisi Türkçeden Arapçaya edebî çeviriler yapmış; Aziz Nesin, Haldun Taner, Orhan Pamuk, Muzaffer İzgü, Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Sabahattin Aksal, Ayfer Tunç, Orhan Kemal, Murat Tuncel, Orhan Veli, Serkan Özburun, Elif Şafak, Işık Sükan, İskender Pala, Feridun Emecen gibi Türk Edebiyatının tanınmış yazarlarından çok sayıda eseri Arapçaya çevirmiştir.
2. Yöntem
Saatleri Ayarlama Enstitüsü ile eserin Almanca, Arapça ve İngilizce çevirileri taranmış, başta Newmark ve Florin olmak üzere çeşitli çeviribilim araştırmacılarının kültürel unsurların çevirisi için oluşturdukları sınıflandırmalar temel alınarak sekiz anlam kategorisi saptanmış, romanın tamamı üç çevirisi ile karşılaştırmalı olarak incelenerek yüz elliden fazla örnek içerisinden örüntülendikleri bağlamı en iyi temsil eden örnekler seçilmiştir. Bu anlam kategorileri şöyledir:
1. Atasözü, deyim gibi ancak içinde örüntülendikleri kültürel bağlam itibarıyla çözümlenebilen dilsel ögeler.
2. Yiyecek içecek, ev, süs eşyası, araç-gereç, taşıt, kıyafet vb. gösteren gündelik hayata ilişkin ögeler.
3. Makam-mevki, rütbe, kurum, meslek, parti, dini gruplar vb. gösteren toplumsal ögeler.
4. Mezhep, tarikat ve ibadete ilişkin dinsel ögeler.
5. Kaynak kültür içinde bir anlamı olan topluluk adları, lakaplar gibi özel isimler.
6. Ticaret, sanayi, para birimi vb. gösteren iktisadi ögeler.
7. Kaynak kültüre ait dağ, nehir, şehir, köprü, semt vb. gösteren coğrafi ögeler.
8. Müzik enstrümanları, folklor, ırk, milliyet vb. gösteren etnografik ögeler.
Ardından veri tabanını oluşturan Türkçe eserden seçilmiş örnekler ile bunların Almanca, Arapça ve İngilizce çevirileri Venuti, Aixela ve Newmark’ın makro ve mikro çeviri stratejileri ekseninde incelenmiştir. Kültürel ögelerin çevirilerinin araştırılmasına ilişkin bir tablo oluşturmak amacıyla alan yazındaki çalışmalar taranmış ve Türkiye özelinde yapılan çalışmaların daha ziyade İngilizce, Almanca ve Fransızcadan Türkçeye çevrilen edebi eserler ve görsel-işitsel metinler üzerine yoğunlaştığı görülmüştür. Türkçe klasiklerin ve popüler romanların diğer dillere çevirileri de kültürel ögeler açısından pek çok araştırmacının çalışma nesnesi olmuştur (örnek olarak bk. Araboğlu 2020, Bayraktar 2022, Çekçi ve Sancaktaroğlu Bozkurt 2021, Çağlar ve Kalkan 2021, Gülzar 2021, Karabulut ve Erkazancı Durmuş 2018, Özcan Dost ve Güvendi Yalçın 2020, Üçgül 2009, Tekin 2015, Uluşahin 2018).
Söz konusu çalışmalara sıklıkla Newmark, Aixela, Venuti gibi çeviribilim araştırmacılarının sınıflandırma bakış açıları ve yöntemleri yol gösterici olmuştur. Üç dilli yürütülen bu çalışmada da Venuti ve Aixela’nın makro stratejileri altında Newmark ve Aixela’nın mikro stratejileri gözetilerek kapsamlı bir analiz yapılmaya özen gösterilmiş, seçilen sınıflandırmaya girmeyen karşılıklar için diğer sınıflandırmadan yararlanılmıştır. Aşağıda oluşturulan tabloya bakıldığında Venuti’nin yerlileştirme makro stratejisinin Aixela’nın değiştirim stratejisi ile örtüştüğü, yabancılaştırma makro stratejisinin ise Aixela’nın korunum stratejisine denk geldiği görülebilir. İstikrar sağlamak bakımından Aixela’nın mikro stratejileri söz konusu olduğunda makro stratejiler de yine Aixela’dan seçilmiş; Newmark’ın mikro stratejilerinin uygun olduğu örneklerde ise Venuti’nin makro stratejileri yol gösterici olmuştur.
Her ne kadar yukarıdaki tabloda yerlileştirme/değiştirim ve yabancılaştırma/ korunum makro stratejileri altında belli mikro stratejiler yer alsa da Aixela’nın (1996) da ifade ettiği gibi kültüre özgü ögeleri incelerken kültürel uzaklık ve kültürel yakınlık göz önüne alınarak nihai sonuca varmak gerekir. Belli bir sütunda yer alan mikro stratejiler bağlama göre farklı gruplara dâhil olabilmektedir. Dolayısıyla kültürel olarak yakın olan diller arasında çeviri yapılırken yabancılaştırma/korunum başlığı altında yer alan kelimesi kelimesine çeviri ve metin içi açımlama, söz konusu kültürel öge erek okur tarafından kolayca anlaşılabileceği için yerlileştirme stratejisi olarak da düşünülebilir. Ancak inceleme bölümünde yukarıdaki tabloda yer alan sınıflamaya sadık kalınmıştır. Ayrıca, bazı kuramcılar ikili-üçlü strateji (Newmark 1988) kullanan bazı çevirmenlerin kararlarını melez diye de nitelendirme eğilimindedir.
Bir sonraki bölümde temsili örnekler üzerinden bir inceleme yapılacaktır.
3. Kültürel Ögeler ve Çeviri Yöntemleri Açısından Karşılaştırmalı Çözümleme
3.1. Dilsel Ögeler
Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün İtalyanca çevirisinin ardından kendisine “Türk Edebiyatının Kralı” sıfatı yakıştırılan Ahmet Hamdi Tanpınar bu eserinde, pek çok kalıplaşmış dil birimine yer verir. Bunun nedenlerinden biri, Tanpınar’ın dil konusundaki duyarlılığıdır. Yazarın romanlarında sıkça rastlanılan atasözü ve deyimler, kahramanların dünya görüşü, olaylar karşısında gösterdikleri tepkiler, yaşam biçimi, gelenek, görenek ve inançları hakkında ipuçları içerir. Romanda yoğun şekilde yer alan atasözleri ve deyimleri kahramanlarla ilişkilendirmek de mümkündür.
Konuyla ilgili tespit edilen örnekler aşağıda sunulmaktadır.
Birinci örnekte çevirmenlerin üçü de, kaynak dilde “çok isteyerek veya özleyerek beklemek” (bkz. Türkçe Sözlük) anlamında kullanılan “dört gözle beklemek” deyimini erek dile çevirmişler, ancak bunu yaparken kaynak metindeki deyimi, yine bir deyim olarak aktarmak yerine, erek dile düz bir şekilde aktarmışlar, başka bir deyişle Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “işlevsel eşdeğerlik” mikro stratejisinden yararlanmışlardır.
İkinci örnekte, kaynak dilde “sürekli veya çok ağlamak” (bkz. Türkçe Sözlük) anlamında kullanılan “iki gözü iki çeşme ağlamak” deyimini Almanca çevirmen Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “kültürel eşdeğerlilik” mikro stratejisinden yararlanarak “sich die Augen ausweinen” şeklinde yine bir deyim olarak erek dile aktarıp anlamı karşılamaya çalışırken, İngilizce çevirmen kaynak metindeki deyimi Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “işlevsel eşdeğerlik” mikro stratejisinden yararlanarak erek dile düz bir şekilde aktarmış, Arapça çevirmen ise Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “kelimesi kelimesine çeviri” mikro stratejisinden yararlanmıştır.
Yukarıdaki örnekte, kaynak dilde “olup bitenleri çabuk haber alan kimse” (bkz. Türkçe Sözlük) anlamında kullanılan “kulağı delik” deyimini İngilizce çevirmenler erek metne aktarmamış, başka bir ifadeyle onu çıkarmıştır. Bu durum Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “silme” mikro stratejisine karşılık gelmektedir. Fakat çevirmenin muhtemelen bilinçli olarak tercih ettiği bu yöntem metinde anlam kaybına yol açabilir. Almanca çevirmen kaynak metindeki deyimi Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “kültürel eşdeğerlik” mikro stratejisinden yararlanarak “gespitzte Ohren” şeklinde yine bir deyim olarak erek dile aktarırken, Arapça çevirmen ise Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “açımlama” mikro stratejisinden yararlanarak deyimi erek dilde “المترصدتين وبأذنيها” ) “ bekleyen, gözlemleyen kulaklarıyla) diye aktarmıştır.
Dördüncü örnekte, kaynak dilde “Ne güzel, Allah nazardan saklasın” (bkz. Türkçe Sözlük) anlamında kullanılan “‘Mâşallah’ çekmek” deyimini Almanca çevirmen erek metne aktarmamış, başka bir ifadeyle onu çıkarmıştır. Bu durum Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “silme” mikro stratejisine karşılık gelmektedir. Arapça çevirmen kaynak metindeki deyimi erek dile “هللا شاء ما :قائال “ şeklinde olduğu gibi aktarmakla yetinmiştir zira bu kavram onun yabancısı değildir, İngilizce çevirmenler ise metin içerisinde yaptıkları çeviriye ek olarak, romanın sonuna ekledikleri “Notlar” [Notes] bölümünde, “maşallah: praise God, wonderful” diye bir açıklama yaparak Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ile “yazımsal uyarlama” ve “metin dışı açımlama” mikro stratejilerinden yararlanmıştır.
Beşinci örnekte, kaynak dilde “Gerçek sorumluları korumak amacıyla suç, kabahat vb. olumsuzlukların sebebi olarak gösterilen kişi, kurum, nesne vb.” (bkz. Türkçe Sözlük) anlamında kullanılan “günah keçisi” deyimini Arapça çevirmen erek metne aktarmamıştır. Bu durum Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “silme” mikro stratejisine karşılık gelmektedir. Almanca ve İngilizce çevirmenler ise kaynak metindeki deyimi Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “kültürel eşdeğerlik” mikro stratejisinden yararlanarak aynı imgeyle “Sündenbock” ve “scapegoats” şeklinde yine bir deyim olarak erek dile aktarmışlardır. Burada üç kültürde de kullanılan imgenin aynı olduğuna dikkat çekmek gerekir.
Yukarıdaki örnekte, kaynak dilde “kişinin kendi durumunun vahametine, sefaletine bakmayıp lüksten de geri kalmak istememesi” anlamında kullanılan “murdar öldüğüne yanmaz kendisine öd ağacından tabut ister” atasözünü Arapça çevirmen Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “kültürel eşdeğerlik” mikro stratejisinden yararlanarak benzer imgeyle “مات جنبا ويريد تابوتا من خشب البخور” (kendisi bir tarafta ölürken bahur (tütsü) ağacından tabut ister) şeklinde yine bir atasözü olarak erek dile aktarmıştır. İngilizce çevirmenler ise kaynak dildeki bu atasözünü olduğu gibi çevirmeyi deneyerek Venuti’nin “yabancılaştırma” makro stratejisi ve Newmark’ın “birebir çeviri” mikro stratejisinden yararlanmışlardır ancak önermiş oldukları “the blasphemous man builds his casket out of firewood” ifadesi, “günahkâr adam tabutunu yakılacak odundan yapar” anlamına gelmektedir ve kaynak metindeki atasözünü karşılamak şöyle dursun, çok farklı bir anlama gelmektedir. Çevirmenin, “öd ağacının” karşılığını bulmakta zorlandığı ve atasözünün anlamını eksik aktardığı söylenebilir. Almanca çevirmen ise kaynak dildeki bu atasözünü erek metne aktarmamış, başka bir ifadeyle onu çıkarmıştır. Bu durum Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “silme” mikro stratejisine karşılık gelmektedir.
3.2. Gündelik Hayata İlişkin Ögeler
19. yüzyılın sonuna kadar, özellikle sosyal statüsü ve maddi durumu iyi olanlar tarafından kıble yönünü tayin etmekte kullanılan, işçilik açısından birer sanat eseri sayılabilecek ve bugün artık müzelerin vitrinlerinde rastlayabileceğimiz “kıblenümalı saatler” erek kültür okuru, özellikle de kültürel açıdan uzak erek kültür okuru için zorluk yaratabilmektedir. Nitekim Almanca ve İngilizce çevirmenler bu durumun farkında olduğundan, “kıblenümalı saat” ifadesini erek kültür ortamına aktarırken Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “metin içi açımlama” mikro stratejisine başvurarak erek kültür tarafından kavramın anlaşılabilmesini amaçlamışlardır. Bu durumda meraklı bir okurun yapacağı ilk şey, daha ayrıntılı bilgi edinmek için sözlük ve/veya arama motorlarına başvurmak olacaktır. Arapça çevirmen ise kaynak metindeki bu ifadeyi erek dile “القبلة إلى وتشير “ şeklinde olduğu gibi aktarmakla yetinmiştir, zira bu dini terim onun yabancısı değildir.
İkinci örnekte yer alan “kırk beşlik” terimi 1950’li yıllarda rakı için kullanılmaktaydı. Ancak yanılmamak gerekir, burada kastedilen 45 cc, yani rakının miktarı değil, alkol oranıdır (%45). Bugün ise rakıdan, daha doğrusu şişenin büyüklüğünden söz ederken 35’lik, 50’lik, 70’lik, 100’lük ve 150’lik terimleri kullanılır. İngilizce çevirmenler Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “kelimesi kelimesine çeviri” mikro stratejisi ile “rakı” sözcüğünü ekleyerek Newmark’ın “belirtikleştirme” mikro stratejisinden yararlanırken, “kırk beşlik” teriminin erek kültür tarafından anlaşılabilmesini amaçlamışlardır. Aynı şekilde Almanca çevirmen de Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ile “Halbliterflasche” sözcüğünü ekleyerek “metin içi açımlama” ve “rakı” sözcüğünü ekleyerek Newmark’ın “belirtikleştirme” mikro stratejilerinden yararlanmıştır. Arapça çevirmen ise Aixela’nın “değiştirim” makro stratejisi ile “rakı”yı içkiye dönüştürerek “tam evrenselleştirme” mikro stratejisinden yararlanmıştır.
Üçüncü örnekte, kaynak dilde “meyve esansı, şeker ve karbon asidi ile yapılan, basınçlı hava ile şişelere doldurularak hazırlanan içecek” (bkz. Türkçe Sözlük) anlamında kullanılan “gazoz” sözcüğünü Almanca çevirmen Aixela’nın “değiştirim” makro stratejisi ve “sınırlı evrenselleştirme” mikro stratejisinden yararlanarak erek dile aktarmaya çalışmıştır. Çeviride erek dil okurunun daha aşina olduğu bir karşılığa yer vermek amacıyla, kaynak metindeki “gazoz”u limonataya dönüştürmüştür. Arapça çevirmen ise Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “gazlı ılık içecek” şeklinde betimleyerek “metin içi açımlama” mikro stratejisine yer vermiştir. Böylelikle erek kültür tarafından daha rahat bir anlaşılabilirlik amaçlanmıştır. İngilizce çevirmenler Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve İngilizlere özgü bir içecek olan “cordial”e yer vererek Newmark’ın “kültürel eşdeğerlik” mikro stratejisinden yararlanmışlardır.
3.3. Toplumsal Ögeler
Bu başlık altında makam-mevki, rütbe, kurum, meslek, parti vs. belirten kültürel ögelere rastlanılmaktadır. Ancak bunlar aşağıda da görüldüğü üzere, 20. yüzyılın başlarında kullanılan ancak bugün eskimiş kabul edilen sözcükler de olabilmektedir.
1470 yılında kurulan ilk muvakkithane Fatih Camii muvakkithanesi olup, buranın başına da ilk muvakkit kabul edilen ünlü bilim insanı Ali Kuşçu getirilmiştir. Muvakkithaneler (Arapça muvakkit + Farsça Hane), çeşitli aletler yardımıyla namaz vakti ve saatinin tespit edildiği, küçük çapta astronomi çalışmalarının yapıldığı mekânlardı. Arapça çevirmen söz konusu bu ögeyi erek kültür ortamına olduğu gibi aktarmakla yetinmiştir. Ne var ki erek dilin kültürel açıdan yakın olduğu bu örnekte çevirmen bu kez başka bir tehlike ile karşı karşıyadır. Zira erek dil okuru için “خانة مؤقت “ sözcüğü bir şey ifade etmeyecektir, çünkü Arapçada böyle bir kavram yoktur. Çeviribilimde “yalancı eşdeğer” olarak nitelendirilen bu durum Türkçeden Arapçaya yapılan çevirilerde sıkça karşımıza çıkabilmektedir. Almanca ve İngilizce çevirmenler ise Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “metin içi açımlama” mikro stratejisine yer vermiştir. Özellikle Almanca çevirmen “Stätten, an denen man die offiziellen Gebetszeiten erfragen konnte” [Namaz saatlerinin öğrenilebileceği yerler] şeklinde ayrıntılı bir betimleme yaparak bu kavramın erek kültür tarafından daha rahat anlaşılabilmesini amaçlamış, bir yandan da bu kavramın farklı bir kültüre ait olduğunun ipuçlarını vermeye devam ederek, erek okuru yönlendirmiştir.
“Çırağ edilmek” deyimi, Osmanlı hareminde yetişmiş genç kızların saray dışına, İstanbul ya da civardaki illere gelin olarak verilmesi, komutan ya da siyasetçilerle evlendirilmesi geleneğini ifade etmektedir. Almanca ve İngilizce çevirmenler, günümüzde kaynak metin okurunun dahi anlamını çözmekte zorlanabileceği bu deyimi Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “metin içi açımlama” mikro stratejisinden yararlanmak suretiyle erek metne aktarmaya çalışmıştır. Erek metinde açımlamayı tercih etmelerinin nedeni, erek kültür tarafından kavramın anlaşılabilmesini sağlamaktır. Arapça çevirmen ise kaynak metinde geçen bu deyimi erek dile aktarırken “ القصر عامالت “ (saray çalışanları) ifadesine yer vermiş, iletiyi tam olarak karşı tarafa aktaramamıştır.
Yukarıdaki örnekte, kaynak dilde “günümüzde bey unvanından farklı olarak özel adlardan sonra kullanılan ikinci derecede bir unvan” anlamında kullanılan “efendi” ve “erkek adlarından sonra kullanılan saygı sözü” ve “zengin, ileri gelen kimse” anlamında kullanılan “bey” (bkz. Türkçe Sözlük) sözcüğü İngilizce çevirmenler tarafından Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “tekrar” ile “metin dışı açımlama” mikro stratejilerinden yararlanılarak erek dile aktarılmaya çalışılmıştır. Aynı şekilde Almanca çevirmen de Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “tekrar” stratejilerinden yararlanmıştır ancak bir hatalı alımlama söz konusudur çünkü çevirmen “bey” yerine de “efendi” sözcüğünü kullanmıştır. Oysa bu ögelerin içinde örüntülendikleri bağlama baktığımızda, “Efendi” ile “Bey” arasındaki fark açık seçik bir şekilde ortaya çıkmaktadır: “Nuri Efendi” çok az tahsil görmüş, gördüğü dersler de cami derslerinden ibaret, maddiyata önem vermeyen, eskiyi ve geleneği temsil eden ve saatlere dair derin bir bilgi birikimi bulunan bir saatçi ustasıdır; oysa âdeta Osmanlı İmparatorluğu’nun bir timsali olan yirmi-otuz odalı bir konakta yaşayan “Tunusluzâde Abdüsselâm Bey” gerçek bir İstanbul beyefendisi olup Şura-yı Devlet azasıdır. Arapça çevirmen ise kaynak metindeki bu iki sözcüğü erek dile “أفندي نوري “ ve “بيك السالم عبد “ şeklinde olduğu gibi aktarmakla yetinmiştir. Türkçe kökenli olan her iki sözcüğün Arapçaya ödünçleme yoluyla girmiş olduğunu da belirtmek yerinde olacaktır.
3.4. Dinsel Ögeler
Bu başlık altında hicri takvim, oruç, namaz vakitleri, abdest, tarikat vb. belirten ve İslam dini ile ilgili kültürel ögelere rastlanmaktadır.
Almanca çevirmen, çeviride kültüre özgülük özelliğini de gözeterek kaynak kültürde hicri takvim usulüne göre hesaplanan “16, Receb-i Şerif, sene 1310” tarihini, Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “tekrar” ile “metin içi açımlama” mikro stratejilerine başvurarak erek dile aktarmaya çalışmıştır. İngilizce çevirmenler de aynı yolu izlemiştir, tek fark, bunlara ek olarak Aixela’nın “metin dışı açımlama” mikro stratejisine de yer vermiş olmalarıdır. Çevirmenler, İslam dinine ait kültürel açıdan uzak bu ögeyi romanın sonuna ekledikleri “Notlar” bölümünde ayrıca açımlayarak, konunun erek dil okurları tarafından daha rahat anlaşılabilmesini amaçlamışlardır. Arapça çevirmen ise kaynak metindeki bu ifadeyi erek dile “Şekil 1” şeklinde olduğu gibi aktarmakla yetinmiştir, zira hicrî takvim onun yabancısı değildir.
Yukarıdaki örnekte, kaynak dilde “Şeyh Abdülkadir Geylani tarafından XI. yüzyılda kurulan tarikatın ileri geleni” (bkz. Türkçe Sözlük) anlamında kullanılan “Kadiri şeyhi” ifadesi İngilizce çevirmenler tarafından Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “yazımsal uyarlama” mikro stratejisinden yararlanılarak erek dile aktarılmaya çalışılmıştır. Bu şekilde “yabancılaştırılmış” bir metinde iletinin erek okura ne oranda ulaştığı, üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Almanca çevirmen Aixela’nın “değiştirim” makro stratejisi ve “Kadiri şeyhi”ni tarikat liderine dönüştürerek “tam evrenselleştirme” mikro stratejisinden yararlanmıştır. Arapça çevirmen ise kaynak metindeki bu ifadeyi erek dile “القادرية شيخ “ şeklinde olduğu gibi aktarmakla yetinmiştir, zira bu tarikat onun yabancısı değildir.
Almanca çevirmen, kaynak dilde “oruç açma, oruç bozma” anlamında kullanılan “iftar” ve “gün doğmadan önce belirli saatte yenilen yemek” anlamında kullanılan “sahur” (bkz. Türkçe Sözlük) terimlerini, Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “metin içi açımlama” mikro stratejilerine başvurarak erek dile aktarmaya çalışmıştır. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, kaynak metindeki sıralama (iftar, sahur) erek dile aktarılırken değiştirilmiştir (sahur, iftar). İngilizce çevirmenler de aynı çeviri yöntemlerini benimsemiştir, tek fark, buna ek olarak Aixela’nın “tekrar” ve “metin dışı açımlama” mikro stratejilerine de yer vermiş olmalarıdır. Çevirmenler İslam dinine ait kültürel açıdan uzak bu ögeyi romanın sonuna ekledikleri “Notlar” bölümünde ayrıca açımlayarak, konunun erek dil okurları tarafından daha rahat anlaşılabilmesini amaçlamışlardır. Arapça çevirmen ise kaynak metindeki bu ifadeyi erek dile “رمضان في والسحور اإلفطار “ şeklinde olduğu gibi aktarmakla yetinmiştir, zira bu dini terimler onun yabancısı değildir.
Yukarıdaki örnekte, kaynak dilde “Hz. Muhammed’in soyundan olan kimse” (bkz. Türkçe Sözlük) anlamında kullanılan “seyit” terimini, gerek Almanca gerekse İngilizce çevirmenler Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “metin içi açımlama” mikro stratejilerine başvurarak erek dile aktarmaya çalışmışlardır. Almanca çevirmen ayrıca “tekrar” mikro stratejisinden yararlanarak “seyit” terimine erek metinde de yer vermiştir. Arapça çevirmen ise kaynak metindeki bu ifadeyi erek dile “سيد “ şeklinde olduğu gibi aktarmakla yetinmiştir, zira bu dini terim onun yabancısı değildir.
3.5. Özel İsimler
Yukarıdaki örnekte, kaynak metinde “adı söylenmeyen bir kimseden söz edilirken kullanılan bir söz” anlamında geçen “hazret” (bkz. Türkçe Sözlük) sözcüğünü çevirmenlerin üçü de erek metne aktarmamış, başka bir ifadeyle onu çıkarmıştır. Bu durum Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “silme” mikro stratejisine karşılık gelmektedir.
Yukarıdaki örnekte, kaynak metinde bir işe karışmayarak rahatına bakmak, keyfince yaşamak anlamında kullanılan “Yangeldi” lakabını İngilizce çevirmenler Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “kültürel eşdeğerlilik” mikro stratejisinden yararlanarak yine metaforik olarak “Lazybones” şeklinde erek dile aktarıp kaynak dildeki çağrışımı muhafaza etmeye çalışırken, Almanca çevirmen Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “işlevsel eşdeğerlik” mikro stratejisinden yararlanmış ve kaynak dildeki metaforik bu ifadeyi erek dile düz bir şekilde aktarmıştır. Arapça çevirmen ise Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “yazımsal uyarlama” mikro stratejisinden yararlanarak bu lakabı erek dile “ يانغالدي “şeklinde aktarmıştır. Ne var ki erek dil okuru için ”يانغالدي “ bir şey ifade etmeyecektir, çünkü Arapçada böyle bir kavram yoktur, hatta erek okur yanılıp bunu bir özel isim olarak alımlayabilecektir.
3.6. İktisadi Ögeler
Yukarıdaki örnekte, Arapça çevirmen kaynak kültüre ait ve Sultan Abdülmecid’in 1839’da tahta çıkmasından, saltanatın kaldırılmasına (1922) kadar geçen dönem süresince Osmanlı Devleti’nin kullandığı gümüş para birimi olan “mecidiye” sözcüğünü erek metne hiçbir değişiklik yapmadan “المجديات “ olarak aynen aktararak Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “tekrar” mikro stratejisini uygulamıştır. Çevirmenin beklentisi, erek dil okurunun, kendisi için “mecidiye” sözcüğü yabancı olmakla birlikte bağlamdan hareketle bunun bir para birimi olduğunu çözebileceği yolunda olabilir. Almanca ve İngilizce çevirmenler ise, mecidiye’nin kültürel açıdan uzak erek metin okuru için yabancı bir kavram olduğunu düşünmüşler ve Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “metin içi açımlama” mikro stratejilerine başvurarak bunu erek dile aktarmaya çalışmışlardır.
İkinci örnekte, Almanca çevirmen kaynak kültüre ait bir para birimi olan “kuruş” sözcüğünü erek metne hiçbir değişiklik yapmadan aynen aktararak Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “tekrar” mikro stratejisini uygulamıştır. Çevirmen, muhtemelen Almanya Federal Cumhuriyeti’nde üç milyona yakın Türk vatandaşının yaşadığını göz önünde bulundurarak erek metin okurunun kaynak kültüre çok da yabancı olmadığını varsayarak Türk para birimini -hâlâ güncel olması nedeniyle de- olduğu gibi muhafaza etmiştir. Ayrıca Almanca kökenli olan bu sözcüğün (Alm. Groschen) Türkçeye ödünçleme yoluyla girmiş olduğunu da belirtmek isteriz. İngilizce çevirmenler Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “silme” mikro stratejisine başvururken, Arapça çevirmen ise kaynak metindeki “kuruş” sözcüğünü erek dile “قروش “ şeklinde olduğu gibi aktarmakla yetinmiştir, zira bu para birimi onun yabancısı değildir.
3.7. Coğrafi Ögeler
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bu eserinde kaynak kültüre ait şehir, semt vs. belirten kültürel ögeler sıkça yer almaktadır. Yukarıdaki örnekte, kaynak metinde İstanbul Eminönü’nde Kapalıçarşı yakınlarında bir cadde olan “Nuruosmaniye”yi çevirmenlerin üçü de Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “tekrar” mikro stratejisine başvurarak erek dile aktarmaya çalışmıştır. Almanca çevirmen “Nuruosmaniye-Straße” şeklinde ayrıca “metin içi açımlama” yoluna başvurmuştur.
İkinci örnekte, 31 Temmuz ile 7 Ağustos tarihleri arasına denk gelen, yaz mevsiminin en sıcak ve boğucu günlerini ifade eden “Eyyam-ı bahur” kavramını Arapça çevirmen, erek kültür ortamına olduğu gibi aktarmakla yetinmiştir. Ne var ki erek dilin kültürel açıdan yakın olduğu bu örnekte çevirmen bir yanılgı içindedir. Zira bu ifade Arapça kökenli olmakla birlikte Türkçe bir kavramdır. Dolayısıyla erek dil okuru için “البخر أيام ” bir şey ifade etmeyecektir, çünkü Arapçada böyle bir kavram yoktur. İngilizce çevirmenler “eyyamı bahur” kavramının erek dil okuru tarafından anlaşılabilmesini sağlamak amacıyla, Aixela’nın “değiştirim” makro stratejisi ve “tam evrenselleştirme” mikro stratejilerine başvurarak bu ifadeyi erek dile “unbearably hot” şeklinde aktarmayı tercih etmiştir. Almanca çevirmen ise bu kavramı Venuti’nin “yerlileştirme” makro stratejisi ve Newmark’ın “kültürel eşdeğerlik” mikro stratejisinden yararlanarak farklı bir imgeyle “Hundstage” şeklinde erek dile aktarmıştır. Antik Yunan’da astroloji (Köpek Yıldızı olarak anılan ve Dünya’dan görünen en parlak yıldız olan Sirius) ile ilintilendirilerek yazın bu günlerine, o sıcakta dışarıya çıkmak için sadece köpeklerin yeterince deli olduğuna ithafen “köpek günleri” denirdi. Arap gökbilimciler ise aşırı sıcak günlerde karşılaşılan bir doğa olayı olan “serap”ı “Köpek Yıldızı’nın gökyüzünden aşağı damlayan salyası” olarak adlandırırlardı.
3.8. Etnografik Ögeler
Yukarıdaki örnekte, kaynak metinde “deve derisinden veya mukavvadan kesilip boyanmış insan biçimlerini beyaz bir perde üzerine arkadan ışık vererek yansıtma yoluyla oynatmaya dayalı bir gösteri oyunu” (bkz. Türkçe Sözlük) anlamında geçen, kaynak kültüre ait bir etnografik öge olan “Karagöz takımı”nı İngilizce çevirmenler Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “tekrar”, “metin içi açımlama”, “metin dışı açımlama” mikro stratejilerinden yararlanarak, erek dil okurunun daha aşina olduğu bir karşılığa yer vermek amacıyla, “the karagöz puppet set” olarak erek dile aktarmışlardır. Amaç, kültürel açıdan uzak bir dil olan Türkçeye özgü bu kültürel ögeyi açıklayarak, romanın erek dil okurları tarafından daha rahat anlaşılabilmesini sağlamaktır. Almanca çevirmen Aixela’nın “değiştirim” makro stratejisi ve “Karagöz takımını” gölge oyununa dönüştürerek “tam evrenselleştirme” mikro stratejisinden yararlanmıştır. Arapça çevirmen ise kaynak metindeki bu ifadeyi erek dile “كركوز ومجموعة “ şeklinde olduğu gibi aktarmakla yetinmiştir zira bu gölge oyunu onun yabancısı değildir.
Yukarıdaki örnekte, kaynak metinde “nazar değmemesi için çocukların üzerine takılan veya çeşitli araç, bina vb. yerlere asılan, üstünde ‘maşallah’ yazılı nazarlık” (bkz. Türkçe Sözlük) anlamında geçen, kaynak kültüre ait bir etnografik öge olan “Maşallah”ı İngilizce çevirmenler Aixela’nın “değiştirim” makro stratejisi ve “sınırlı evrenselleştirme” mikro stratejisinden yararlanarak erek dile aktarmaya çalışmıştır. Ayrıca yukardaki örnekte de belirtildiği gibi romanın sonuna eklenen “Notlar” bölümünde de bir açıklama yer almakta, ancak bu açıklama bu bağlamda verilmek istenen anlamı tam karşılamamaktadır. Almanca çevirmen Aixela’nın “korunum” makro stratejisi ve “tekrar” ile Newmark’ın “anlam çözümlemesi” mikro stratejilerinden yararlanmıştır. Arapça çevirmen ise kaynak metindeki bu etnografik ögeyi erek dile “هللا شاء ما “ şeklinde olduğu gibi aktarmakla yetinmiştir. Ne var ki erek dilin kültürel açıdan yakın olduğu bu örnekte çevirmen bir yanılgı içindedir, dolayısıyla bu durum tipik bir “yalancı eşdeğerler” örneğidir. Zira bu ifade Arapça kökenli olmakla birlikte Türkçe bir kavramdır. Dolayısıyla erek dil okuru için ”هللا شاء ما“ , “’Allah ne güzel dilemiş/istemiş, Allah nazardan saklasın’ anlamlarında beğenme duyguları bildiren bir söz”ü (bkz. Türkçe Sözlük) ifade etmektedir.
Yukarıdaki örnekte yer alan ve her biri Klasik Türk Müziğinde bir makam olan terimleri Almanca çevirmen Aixela’nın “değiştirim” makro stratejisi ve “İsfahan, Mahur, Rast ve Acemaşiran”ı daha kapsayıcı bir terim olan “makam”a dönüştürerek “tam evrenselleştirme” mikro stratejisinden yararlanarak erek dile aktarmıştır. Aynı şekilde İngilizce çevirmenler de Aixela’nın “değiştirim” makro stratejisi ve “tam evrenselleştirme” mikro stratejisinden yararlanmışlardır. Buna ek olarak Aixela’nın “korunum” makro stratejisinden yararlanarak, “tekrar” ile “metin dışı açımlama” mikro stratejilerine de yer vermişlerdir. Arapça çevirmen ise kaynak metindeki bu şeklinde” األصفهان والمهمور، وبين الرست والعجم شيراني” dile erek ögeyi etnografik olduğu gibi aktarmakla yetinmiştir zira bu makamlar onun yabancısı değildir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü örnekleminde de görüldüğü üzere kültürel ögelerin başka bir dile, özellikle de kültürel açıdan uzak bir dile, bizim örneğimizde Almanca ve İngilizceye çevirisi güç bir uğraştır. Bunun başlıca nedenleri arasında, çevirmenin gerçek anlamda özgür olmayışı bulunmaktadır. Zira erek metnin yazınsal normları ve erek metin okurunun beklentileri, çevirmen için bu anlamda sınırlayıcıdır (ayrıntılı bilgi için bk. Aksoy 2002: 58). Üstelik incelenen örneklerde de görüldüğü üzere, kültür odaklı ögelerin geçmiş dönemlere, hatta bir önceki yüzyıla ait olması da çevirmenin işini bir kat daha güçleştirmektedir. Ancak yanılmamak gerekir, bu ögelerin, erek dilin kültürel açıdan yakın olduğu bir dile, bizim örneğimizde Arapçaya çevirisi de hiç kolay değildir. Bu kez çevirmeni daha başka zorluklar beklemektedir. Koller’in eşdeğerlik kuramından hareketle kaynak metnin ait olduğu kültür ile erek kültür arasında yeterli mesafe olmadığında, çevirmeni “yalancı eşdeğerler” olarak adlandırılan üstü örtük alımlama tuzaklarının beklediği söylenebilir.
Çevirmenin buradaki rolü ise, kaynak metni büyük bir dikkat ve titizlikle okuyup “metin çözücü” rolüyle metni alımlamak, başka bir deyişle metni yeniden yorumlamak ve yeniden üretmektir. Doğru anlatma/yorumlama ancak doğru anlama/alımlamayla mümkün olabilmektedir (Uluşahin 2018: 29). Doğru anlayabilmek/alımlayabilmek için de çevirmenin kapsamlı bir entelektüel bilgi birikimine sahip olmasının yanı sıra, hem kaynak hem de erek dil ve kültür normlarına hâkim olması gerekmektedir; çünkü çeviri dilsel olmasının yanı sıra kültürel bir eylemdir. Aksi takdirde bu çalışmada da görüldüğü üzere, çevirmen “kulağı delik olmak” anlamındaki ifadenin kalıplaşmış bir dil birimi olduğunu fark etmeyip, bu ifadeyi erek metne düz anlam düzleminde aktarmakla yetinebilir; ya da “murdar öldüğüne yanmaz kendisine öd ağacından tabut ister” gibi ifadeleri erek metne birebir çeviri yöntemiyle aktararak, iletinin erek metin okuruna ulaşmasını engelleyebilir.
Metni, kaynak kültür ortamından farklı olan erek kültür ortamına aktarırken çevirmenlerin, “metnin üreticisi” olan yazarı (Ahmet Hamdi Tanpınar) ve onun anlatısını erek metin okurlarına yaklaştırmak amacıyla, bazen “yerlileştirdiği”, başka bir deyişle erek kültürde okunabilirliğe ve kabul görmeye yönelik olarak kaynak metnin kültürel ve dilsel farklılıklarını azaltmaya çalıştığı; fakat ağırlıklı olarak erek metin okurlarının Ahmet Hamdi Tanpınar ve eserine, onun amaç ve biçemine yakınlık duyması amacıyla (kaynak) metni “yabancılaştırdığı”, başka bir deyişle kültür odaklı ögeleri koruyup, kültürel mesafe ve farklılıkları erek kültür ortamına taşıdığı ve erek metin okurlarına hissettirdiği görülmüştür. “kırk beşlik”, “Kadiri şeyhi”, “Karagöz” “kuruş”, “mecidiye” gibi kültürel ögelerin çevirileri bunu kanıtlar niteliktedir.
Çevirmenler bu örneklerde “yabancılaştırma” alt stratejilerinden olan “metin dışı açımlama”, “metin içi açımlama”, “tekrar”, “yazımsal uyarlama”, “kelimesi kelimesine çeviri” gibi mikro stratejilerden bilinçli şekilde yararlanarak erek metin okuru için kaynak metnin kültürel ve dilsel farklılığını ve çeşitliliğini daha çarpıcı hâle getirmeye; başka bir deyişle erek metin okurunu, kaynak metin yazarına götürmeye çalışmıştır[8] . Erek metin okurunun, okumakta olduğu eserin bir çeviri eser olduğunu bilerek okuduğu ve çevirmeninin “görünür” olduğu bu tür erek metinler, erek metin okurlarını her ne kadar yoruyor ve okuma sürecini her ne kadar zorlaştırıyorsa da, okurları şaşırtabilir, bildiklerini düşündükleri şeyleri onlara sorgulatabilir, onları araştırmaya ve öğrenmeye yöneltebilirler.
Buna ek olarak, çevirmenler ve eserlerde yer alan üst metinler özelinde bir inceleme yapmak, çalışmaya ilişkin bir sonuca varmak için elzemdir. Eserin Almanca çevirmeni Gerhard Meier kaynak metnin farklı yerlerinde karşısına çıkan kimi kültürel ögelere, “silme” mikro stratejisine başvurarak erek metinde yer vermediği için metnin bütününü gözönünde bulundurarak, “dengeleme” (İng. compensation) yöntemine başvurmuş ve kültürel öge bulunmayan bir yere kültürel öge ekleyerek durumu telafi etme yoluna gitmiştir: örneğin “aşırı çapkınlık” yerine “Schürzenjäger”, “şart olmak” yerine “das Salz von etwas”, “âlem-i menamda” yerine “in Morpheus’ Armen”, “dövüşte yenilmek” yerine “den kürzeren ziehen”, “bir yerden öğrenmek” yerine “Wind von etwas bekommen”, “sevincine hudut olmamak” yerine “ganz aus dem Häuschen sein” gibi. Saatleri Ayarlama Enstitüsü gibi çevirmeni zorlayan bir eseri kültürel açıdan uzak bir dil olan Türkçeden Almancaya çevirirken göstermiş olduğu bu başarı ve başvurmuş olduğu yöntemler, çevirmenin Türk dili ve kültürü kadar çeviri stratejilerine hâkimiyetini de gözler önüne sermektedir. Ayrıca Almanca çevirinin sonuna, Justus-Liebig Üniversitesi (Giessen) Türkoloji Bölümünde profesör olarak çalışan Mark Kirchner tarafından kaleme alınmış bir son söz eklenmiştir. Türk edebiyatı alanında tanınmış uzmanlardan olan Kirchner bu son sözde, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın özgeçmişi, eserleri ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanın Türk edebiyatındaki yerini oldukça ayrıntılı bir şekilde irdelemektedir.
Romanın İngilizce çevirmenlerinin söz konusu çeviriye has başvurdukları yöntemlere gelince, kendilerinin romanın sonuna “Appendix” ve “Notes” başlığı altında Türk kültürüne özgü ögelerin ve Türkçe isim ve unvanların açıklandığı iki ayrı bölüm eklendiği gözlemlenebilir. Amaç, kültürel açıdan uzak bir dil olan Türkçeye özgü ögeleri açıklayarak, romanın erek dil okurları tarafından daha rahat anlaşılabilmesini sağlamaktır. Nitekim Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün kurucusu ve müdürü olan Halit Beyin soyadının “Ayarcı” olması, 17. yüzyılda yaşamış uydurma bir âlim ve devrinin en mühim saatçisi olan Ahmet Efendinin soyadının “Zamani” olması ve Karaköy’de Ermeni bir saatçi olan Agop Efendinin soyadının “Saatçiyan” olması bir tesadüf değildir. Bunların ne anlama geldiği kitabın sonunda ilgili bölümde açıklanmaktadır.
Yukarıda bahsedilenlerin dışında İngilizce çeviride yer alan diğer üst metinlere bakıldığında eserin çevirisinin erek dillerin kültürlerine yapmak istediği katkı daha iyi anlaşılmaktadır. Kapak sayfasının ardından Ahmet Hamdi Tanpınar’dan, çevirmenler Maureen Freely ve Alexander Dave’den ve eserin İngilizce çevirisine ön söz yazan Pankaj Mishra’dan kısaca bahsedilmektedir. Pankaj Mishra’nın kaleme aldığı “Introduction” (Giriş) kısmında ise eserden alıntılar ile hem Ahmet Hamdi Tanpınar’dan bahsedilmiştir hem de eser etraflıca anlatılmıştır. Sonraki kısım “A Note on the Translation” (Çeviri Hakkında Bir Not) ise çevirmenler tarafından kaleme alınmış ve eserin doğası gereği içinde barındırdığı üsluptan ve içerikten bahsetmektedir ve çevirmenlerin nasıl bir konum aldıklarının altı çizilmektedir. Sonraki kısım olan “Suggestions for Further Reading” (İleri Okumalar İçin Tavsiyeler) kısmında bu konu hakkında okumak isteyenler için okuma listesi mahiyetinde bir kaynakça verilmiştir. Sonrasında eserin yabancı okurlar tarafından anlaşılmasının sağlanması için bir “Chronology of Turkish History” (Türkiye Tarihi Kronolojisi) eklenmiştir. Eserin ardından yukarda da ifade edildiği üzere “Appendix” (Ek) bölümü gelmektedir. Bu bölümün altında da “A Guide to Turkish Pronounciation” (Türkçe Telaffuz Rehberi) ve “Brief Description of Turkish Names And Honorifics” (Türkçe İsim ve Hitaplara Dair Kısa Bir Betimleme) gelmektedir. Bu kısmın ardından “Notes” (Notlar) başlığı gelmekte ve o dönem Türk kültürüne özgü ögelerin tanımları bu kısımda yer almaktadır. Tüm bu üst metinler göz önünde tutulduğunda çevirmenlerin başvurdukları “yabancılaştırma” stratejileri daha anlaşılır olmaktadır. Zira çevirmenlerin amacı akıcı ve zevkle okunan bir metin yaratmak kadar Türk kültürünü ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ı da İngilizce okuyan okurlara anlatmaktır.
Romanın Arapça çevirmeni Abdulkadir Abdelli’nin yaklaşımına gelince, kaynak metnin farklı yerlerinde geçen kimi kültürel ögeleri erek dile olduğu gibi aktarmakla yetindiğini, başka bir deyişle sadece alfabe değiştirdiğini görmekteyiz, zira bunlar onun yabancısı değildir: kıblenümalı “القبلة إلى وتشير ”, Nuri Efendi ve Abdusselam Bey “”أفندي نوري “ve “بيك السالم عبد“, Recebu-ş Şerîf “ ….. ”, Kadirî şeyhi “القادرية شيخ“, ramazanlarda iftar, sahur “ رمضان في والسحور اإلفطار“, seyit “سيد“. Bu ögelerin ağırlıklı olarak dinî terimler olduğunu belirtmek isteriz. Ancak erek dilin kültürel açıdan yakın olması bu kez çevirmeni daha başka zorluklarla, “yalancı eşdeğer” olarak adlandırılan üstü örtük tuzaklarla karşı karşıya getirmiştir: örneğin muvakkithane “ ,“أيام البخر” bahur eyyamı ,”السيد عساف يانغالدي” Bey Asaf Yangeldi ,”مؤقت خانة mâşallah “هللا شاء ما“. Bu ögeler erek dil okuru için bir şey ifade etmeyecektir çünkü Arapçada böyle kavramlar yoktur.
Tüm bu örneklerde de görüldüğü üzere, Aixela’nın da ifade ettiği şekilde kültürel ögeler çeviride ele alınırken kültürel uzaklık ve kültürel yakınlık dikkate alınmalıdır. Örneğin İngilizce ve Almancaya çevirisi sırasında sorun teşkil eden kültürel ögelerin Arapçaya çevrilirken sorun teşkil etmediği ve çevirmenin özel bir çeviri stratejisine gerek duymadan söz konusu ögeyi olduğu gibi aktardığı görülmektedir. Dolayısıyla Arapça çevirmen sıklıkla “tekrar”, “birebir çeviri” gibi yöntemlere başvurmuş, ancak bu mikro stratejiler sanılanın aksine erek okur üzerinde yabancılaştırıcı bir etki yaratmamıştır. Almanca çevirmen ise zaman zaman “silme” stratejisine başvurmakla beraber, belki de Almanya’da yaşayan Türk nüfustan hareketle “tekrar” ve “birebir çeviri” stratejilerine başvurmuş, bazen de “kültürel eşdeğerlik” yöntemini tercih etmiştir. İngilizce çevirmenler ise “tekrar” stratejisini kullandıkları yerlerde “metin dışı” ve “metin içi” açıklama stratejilerinden yana olmuşlardır. Çevirmenlerin yabancılaştırma ve yerlileştirme makro stratejilerinden birine yakın olmaktan ziyade daha orta bir yolu tercih ettiklerini söylemek de mümkündür.
Sonuç olarak, -kültürel olarak birbirlerinden ister uzak isterse yakın olsunkültüre özgü ögelerin sıkça geçtiği, farklı toplumlara ait edebi eserlerin çevirisi söz konusu olduğunda tek bir çeviri stratejisinden bahsetmek mümkün değildir. Kaynak ve erek kültürler arasındaki iletişimi sağlayan çevirmen, dilsel ve kültürel yetkinliği sayesinde kaynak kültüre ait unsurları, bazen kaynak bazen erek, bazen de her iki kültür normlarını dikkate alarak erek metne aktarır. Bu aktarım değerlendirilirken kullanışlı, sistematik, tek bir çeviri eleştirisi yönteminden ve tüm metni kapsayan çeviribilimsel bir uzlaşıdan bahsetmek güçtür.
KAYNAKLAR
Aixelá, Javier Franco (1996). “Culture-Specific Items in Translation”, Translation, Power, Subversion, Ed. Roman Alvarez ve M. CarmenAfrica Vidal, Clevedon, Philadelphia, Adelaide: Multilingual Matters, s.52-78.
Aksoy, Nüzhet Berrin (2002). Geçmişten Günümüze Yazın Çevirisi, Ankara: İmge.
Araboğlu, Aslı (2020). “İhsan Oktay Anar’ın Kitab-ül Hiyel Adlı Eserinin İngilizce Çevirisindeki (The Book of Devices) Özel Isimler ve Çeviri Stratejileri Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme”, RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi 18, s.699-708. DOI: 10.29000/ rumelide.706494.
Bayraktar, Sedanur (2022). “Kürk Mantolu Madonna Adlı Romanda Toplumsal Yaşamda Yer Edinen Kültürel Ögelerin Kaynak Metin ve Erek Metindeki Yansımalarının Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi”, RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi 28, s.647-658. DOI: 10.29000/rumelide.1132605.
Çağlar, Edanur ve Hasan Kazım Kalkan (2021). “Kültürel Unsurların Aktarımı Bağlamında Ahmet Ümit’in İstanbul Hatırasi Adlı Romanının Almanca Tercümesiyle Karşılaştırılması”, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi 11(2), s.458-480. DOI: 10.30783/ nevsosbilen.898557.
Çekçi, Ozan ve Sinem Sancaktaroğlu Bozkurt (2021). “Yaşar Kemal’in İnce Memed Romanındaki Kültüre Özgü Ögelerin Çevirlerinin”, Current Approaches and Practices in Translator and Interpreter Training, Ed. Caner Çetiner ve Mesut Kuleli, Ankara: Nobel Yayın Grubu, s.169- 198.
Dolgun, Şeyma Zeynep (2018). Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü Adlı Eserinin Arapçaya Çevirisindeki Kültürel Ögelerin Hedef Odaklı Kuram Işığında İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi.
Ekici, Armağan (2015). “Hayri İrdal’ın Bitmeyen Çilesi: Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün İngilizce Çevirisi Üzerine”, IAN Edebiyat 11 (Temmuz/ Ağustos).
Ergin Zengin, Sezen (2016). “The Effects of Cultural Affinity/Distance on the Translation of Postcolonial Literature: Salman Rushdie’s Shame”, Çeviribilim ve Uygulamaları Dergisi 22, s.129-146.
Florin, Sider (1993). “Realia in Translation”, Translation As Social Action. Russian and Bulgarian Perspectives, Ed. ve Çev. Palma Zlateva, London, New York: Routledge, s.122-128.
Gökçeoğlu, Elif (2019). A Comparative Analysis of Culture-Specific Items in the English Translations of Ahmet Hamdı̇ Tanpınar’s Saatlerı̇ Ayarlama Enstı̇tüsü, Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi.
Gülzar, Zeynep (2021). “Deyimler ve Atasözleri Çevirisi Eleştirisinde Çevrilebilirlik ve Çevrilemezlik: “Tarikat-I Aşk” Örneği”, Doğu Esintileri 15, s.351-370, (https://dergipark.org.tr/tr/pub/dogu/ issue/64501/932116
Karabulut, Emine ve Hilal Erkazancı Durmuş (2018). “Dini Kültürel Ögelerin Çevirisi Üzerine Bağıntı Kuramı Yaklaşımı: Latife Tekin’in Sevgili Arsiz Ölüm ve İskender Pala’nin Katre-ı Matem Romanlarının İngilizce Çevirilerinin Analizi”, Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 11(2), s.44-59, https://dergipark.org.tr/tr/pub/ erzisosbil/issue/41970/505690
Koller, Werner (1979/1992). Einführung in die Übersetzungswissenschaft, Quelle&Meyer.
Newmark, Peter (1988). A Textbook of Translation. New York, Londra: Prentice Hall.
Özcan Dost, Betül ve Elif Güvendi Yalçın (2020). “Kültürü Çevirmek: Ayşe Kulin’in Veda: Esir Şehirde Bir Konak Romanının Fairwell: A Mansion in Occupied İstanbul Başlıklı Çevirisi”, RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi 21, s.1017-1030, DOI: 10.29000/ rumelide.843739.
Röhrich, Lutz ve Wolfgang Mieder (1977). Sprichwort. Metzler,
Sağlam, Musa Yaşar (1994). “Cumhuriyet Dönemi Türk Romanlarında Atasözleri ve Deyimler”, Gündoğan Edebiyat 9, s.17-22.
Şahincan Yılmaz, Zeynep (2019). Yazar İmgesi ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü Romanlarının Kaynak ve Erek Kültürde Alımlanışı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Okan Üniversitesi.
Tanpınar, Ahmet Hamdi (1961/2015). Saatleri Ayarlama Enstitüsü, İstanbul: Dergâh Yayınları.
Tanpınar, Ahmet Hamdi (2008). Das Uhrenstellinstitut, Çev. Gerhard Meier, Carl Hanser Verlag.
Tanpınar, Ahmet Hamdi (2014). The Time Regulation Institute, Çev. Maureen Freely ve Alexander Dawe, Penguin Books.
Tanpınar, Ahmet Hamdi (2009). Mu’essesetu Dabti’s-Sâʻah, Çev. Abdulkadir Abdelli, Arab Scientific Publishers.
Tekin, Nesrin (2015). “Yaşar Kemal’in “Yılanı Öldürseler” Adlı Romanının Fransızcaya Çevirisindeki Kültürel Aktarımın Yorumlayıcı Anlam Kuramına Göre Incelenmesi,” 21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum Eğitim Bilimleri ve Sosyal Araştırmalar Dergisi 4(10), s.139-152, https:// dergipark.org.tr/tr/pub/egitimvetoplum/issue/5134/69902
Türkçe Sözlük (2019). 11th Edition. Ankara: Türk Dil Kurumu.
Üçgül, Sevinç (2009). “Diğer Kültürün Çevirilerde Aktarım Problemleri Orhan Pamuk’un Kar Romanının Rusçaya Çevirisi Üzerine”, Uluslararası Rusya Araştırmaları Dergisi 2(3), s.35-43, https://dergipark.org. tr/tr/pub/rad/issue/23281/248472
Üstün Külünk, Sema (2018) “Reading Works of Tanpınar and Pamuk on İstanbul as Intersemiotic City Translations,” Folklor/Edebiyat 24(95), s.213-239, DOI: 10.225.59/folklor.340.
Uluşahin, Esra (2018). “Orhan Kemal’in Bereketli Topraklar Üzerinde, Müfettişler Müfettişi, Üçkağıtçı Adlı Yapıtlarında Kültürel Unsurların Çevirisi Üzerine Karşılaştımalı Bir İnceleme”, Humanitas 6(11), s.11- 31, DOI: 10.20304/humanitas.297616.
Venuti, Lawrence (1995). Translator’s Invisibility: A History of Translation, Londra, New York: Routledge.
Yaman, Büşra (2017). “Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” Başlıklı Eserinin İngilizce Çevirisinin Çeviri Normları Bağlamında İncelenmesi,” Çeviribilim ve Uygulamaları Dergisi 23, s.243-260.