Giriş
Orta Asya’da uzun süre birlikte yaşayan Türk boy ve topluluklarının -Oğuz ve Kıpçakların- 13. yüzyıldan itibaren büyük kitleler hâlinde batıya doğru göçleri ve farklı bölgelere yayılmaları neticesinde yeni yazı dilleri ortaya çıkmıştır. Bu yazı dillerinden biri de Kıpçak Türkçesidir. Kıpçak Türkçesi, bir taraftan 13-15. yüzyıllarda Karadeniz’in kuzeyinde Altınordu Devleti’nin içerisinde bugünkü Rusya, Ukrayna ve Kafkaslar’da yaşayan Kıpçakların dili olmuş, burada İtalyan ve Almanlar tarafından yazılan Kodeks Kumanikus adlı özel bir eseri oluşturmuş, diğer taraftan yine bu coğrafyada uzun asırlar Ermeni harfleriyle gelişmiş bir yazı dili meydana getirmiş, bir diğer taraftan da Müslüman Memluk Kıpçaklarının edebî dili olarak 13.yüzyılın ortalarından 16. yüzyılın başlarına kadar Mısır ve Suriye’de konuşma dili yanında yazı dili olarak devam etmiştir (Argunşah, Sağol ve Tabaklar 2011: 219).
Mısır ve civarında yani Memluk yayılma sahası veya Memluk hâkimiyetinin bahis konusu olduğu bölgelerde meydana getirilen Kıpçak Türkçesinin gelişimi kuzey Kıpçak Türkçesine göre daha farklı bir seyir izlemiştir. Başlangıçta Deşt-i Kıpçak ve Kafkasya’dan bölgeye köle olarak getirilen Kıpçak, Oğuz unsurları askerlikte görevlendirilmiştir. Bölgenin ticari ve ekonomik açıdan gelişmiş olması nedeniyle Orta Asya’dan da Oğuz ve Kıpçak Türkleri göç ederek bu bölgeye gelmişlerdir. Devlet içinde zamanla büyük bir güç hâline gelen Kıpçak askerler zamanla yönetimi ele geçirmiş 1250’de Eyyubiler hâkimiyetine son vererek Memluk Kıpçak Devletini kurmuşlardır. Kıpçak kökenli hükümdarların çoğu ana dilleri dışında başka bir dil bilmediği için yöneticilerin dili olan Kıpçak Türkçesi büyük önem kazanır. Yöneticilerin dilini öğrenmek amacıyla Mısır ve Suriye’de çoğu Arap kökenli dilciler tarafından çok sayıda sözlük ve gramer yazılmıştır (Argunşah, Sağol ve Tabaklar 2011: 217).
Mısır ve Suriye sahasında yazılan sözlük ve gramerler dışındaki eserlerde 14. yüzyılda Kıpçakça unsurlar hâkimken, 15. yüzyılın ilk yarısında verilen eserlerde Oğuzca unsurlar artmaya başlamış, bu yüzyılın ikinci yarısında itibaren Kıpçak unsurları azalmış, 1517’de Yavuz Sultan Selim’in Mısır ve Suriye’yi Osmanlı topraklarına katmasıyla da eserlerin dili tamamen Oğuzcanın etkisine girmiştir (Argunşah, Sağol ve Tabaklar 2011: 214-218).
J. Eckmann, Oğuzca ve Kıpçak etkileri göz önüne alarak Memluk Kıpçak Türkçesini üçe ayırarak inceler:
1. Asıl Memluk Kıpçakçası: İrşâdü’l-Mülûk Ve’s-Selâtîn, Gülistân Tercümesi, Baytaratü’l-Vâzıh ve Münyetü’l-Guzât.
2. Oğuz-Kıpçak karışımı eserler:
a. Kıpçak unsurlarının hâkim olduğu eserler: Kitâb fî İlmi’nNüşşâb (Hulâsa) ve Kitâbü’l-Hayl.
b. Oğuzca unsurların hâkim olduğu eserler: Kitâb fî’l-Fıkh biLisâni’t-Türkî, Hulâsa’nın Paris nüshası, Kitâb-ı Mukaddime-i Ebu’l-Leysi’s-Semerkandî.
3. Tamamen Oğuzcalaşmış eserler: Muhammed b. Kayıtbay ve Kansu Gavrî’nin şiirleri (1996: 53-54).
Asıl Memluk Kıpçakçası içerisinde değerlendirilen Gülistan Tercümesi (Kitâb Gülistan bi’t-Türkî), Sadi’nin eserinin Seyf-i Sarâyî tarafından1 Eylül 1391 Cuma günü tamamlanmış serbest çevirisidir. Eserin Altınordu’nun başkenti Saray’dan olan yazarı hakkında bilinenlerin çoğu eserin sonuna eklenmiş bulunan şiirlerden çıkarılmaktadır (Karamanlıoğlu, 1989: 23-24). Sahanın tek edebî eseri olan yapıtın, Hollanda’nın Leiden İlimler Akademisinde tek nüshası vardır. Bu nüsha Feridun Nafiz Uzluk’un önsözüyle 1954’te TDK tarafından yayımlanmıştır (Argunşah, Sağol ve Tabaklar 2011: 239).
Köprülü, Sarâyî ve eseri hakkında “O kadar akıcı ve temiz bir lisanla yazılmıştır ki, mütercimin edebî kudreti cidden her türlü itirazın üzerindedir. XIV. asırda Kıpçak lehçesinde ‘edebî nesir’e bundan daha güzel bir örnek bulunmaz” der (Köprülü, 1980: 316).
Çalışmada Gülistan Tercümesi’ndeki ikili kullanımlar ses ve şekil bilgisi başlıkları altında ele alınmış, bu kullanımların bugünkü Oğuz ve Kıpçak lehçelerindeki görünümlerine yer verilmiştir.
2. Ses Bilgisi1
2.1. Ünlüler
2.1.1. Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu
Karamanlıoğlu, düzlük-yuvarlaklık uyumunun bu devirde, bilhassa eklerde, henüz tam manasıyla ilerlemiş ve gelişmiş durumda olmadığını belirtir (Karamanlıoğlu, 1989: 46). Gülistan Tercümesi’nden alınan örneklerde, iyelik teklik III. şahıs +I/+U,+sI/+sU, ilgi durumu +nIñ/+nUñ, emir teklik II. şahıs -gIl, geniş zaman -(I)/-(U)r, isimden isim yapan +lI/+lU, +lIk/+lUk, fiilden isim yapan -gI/-gU,-I/-U, -(I)n/-(U)n, ettirgenlik -(I)r-/-(U)r-, -dIr-/-dUr-, zarf fiil -(I)p/-(U)p, sıfat fiil -gUçI eklerinin düzlük-yuvarlaklık uyumunu bozduğu, aynı zamanda Eski Türkçeden beri yuvarlak ünlülü kullanılan inçü, karşu gibi kelimelerin düzlük-yuvarlaklık uyumuna uyacak şekilde düz-dar ünlülü de kullanıldığı görülmektedir.
Bu ekler açısından bugünkü Kıpçak grubu lehçelerine2 bakıldığında düzlük yuvarlaklık uyumuna aykırı kullanımlarını görmek mümkündür: Kzk. üy+i “evi”, coldıñ bası “yolun başı”, közdi “gözlü”, tuz+dık “tuzlu”, suy-ıl- “sıvışmak”, öş-ir- “söndürmek”, koydır- “koydurmak”, süz-gi “süzgü”, tüt-in “tütün”; Krg. dart+tuu “dertli”, kelüüçü meyman “gelecek misafir”, Krk. üy+diñ “evden”, kün+li “günlü”, tüs+lik “güney”, tüs-ir- “düşür-”, kül-dir- “güldürmek”, süz-gi “süzgü”, mur-ın “koklanmak, buğulanmak”, kül-ip “gülüp”; Krç. Mlk. tav+lu “dağlı”; Baş. şu+nıñ “şunun”, üz+ĭ “özü”, hün-dĭr- “söndürmek”, uk-ıp “okuyup”, Tat. mo+nıñ “bunun”, açu+lı “öfkeli”, kol+lık “kulluk”, tuz-dır- “eskitmek”, toy-gı “duygu, his”, bul-ıp “bulup”; Kır. Tat. ömür+i “ömrü”, köy+niñ “köyün”, üstün+lik “üstünlük”, körüm+li “görümlü, meşhur”, avuş-tır- “yer değiştirmek”, uyut-kı “maya”; Kmk. añlawlu “anlayışlı”, baw+luk “bağlık”; Nog. üy+i “evi’, mu+nı “bunun”, köz+li “gözlü”, köz+lik “gözlük”, kuy-ıl- “akmak, boşalmak”, uş-ır- “uçurmak”, uştır- “uçturmak”, kork-ı “korku”, kül-ip “gülüp”; Kar. sav+luh “sağlık”, sızlav+lu “hastalıklı”, yag-dur- “yağdırmak”.
Oğuz grubunda3 ise Türkmencede düzlük-yuvarlaklık uyumuna aykırı kullanımlar görülür: üzüm+iñ “üzümün”, öy+li “evli”, unud-ıl- “unutul-”, duy-ğı “duygu” vb.
2.1.2. /ė/ ~/e/ Seslerinin Durumu
Kapalı e ünlüsü, Türk dilinin tarihî dönemlerinde hem normal süreli kapalı e’den hem de uzun kapalı e’den gelişen örneklerle görülmektedir. Göktürk ve Karahanlı Türkçelerinde normal süreli kapalı e ünlüsüne, e ve i yanında daha çok ė olarak rastlanırken Uygur, Harezm, Kıpçak, Eski Türkiye Türkçelerinde normal süreli kapalı e ünlüsüne e veya i olarak; Çağatay Türkçesinde de i olarak rastlanılmaktadır. Ayrıca Kıpçak Türkçesinde bu ünlü bir örnekte ü’ye değişerek yuvarlaklaşmıştır (Yalçın, 2013: 176).
Eker, Kodeks Kumanikus’taki e ve i ünlülerinin nöbetleşmesinden hareketle, Kıpçak Türkçesinde kapalı e’nin durumuyla ilgili şu bilgileri verir: “Bu nöbetleşmenin bir bölümünde bey ~ biy “bey, efendi, soylu”, key- ~ kiy- “giymek” örnekleri göz önüne alınırsa y foneminin daraltıcı işlevinin söz konusu olduğu ileri sürülebilir ancak y foneminin olmadığı kelimelerde de keçe ~ kiçe “gece, akşam”, ber- ~ bir- “vermek” şeklinde karşıtlıklar vardır. Bu tür örnekler göz önüne alındığında, yazımdaki tutarsızlığa ve farklılıklara karşın Kıpçakçada dokuz ünlünün bulunduğu ileri sürülebilir” (1998: 144).
Choi, Oğuzcadaki kapalı e ünlüsünün durumuyla ilgili olarak “Ana Türkçede sekiz ünlü yanında dokuzuncu bir ünlü olarak kapalı e ünlüsünün bulunduğunu Azerbaycan, Harezm-Oğuz ve Horasan Türkçelerindeki kapalı e ünlüsünün fonem olarak kullanılması ortaya koyar. Diğer yandan Ana Oğuzca açık-uzun e ünlüsü Türkmen Türkçesinde olduğu gibi korunurken, Ana Oğuzcanın kapalı-uzun e ünlüsünün Türkmencede uzun i’ye değişmesi de Ana Oğuzcada uzun-kapalı e ünlüsünün varlığına işaret eden tanıklardan biridir” der (1992: 180).
İlk hecedeki kapalı e ünlüsü, Oğuz grubundaki lehçelerden genellikle Azerbaycan Türkçesinde korunmuş olup diğer lehçelerde e veya i ünlülerine gelişerek daralmış ya da genişlemiştir (Yalçın, 2013: 176).
Kıpçak grubunda ise ilk hecedeki kapalı e ünlüsü Başkurt ve Tatar Türkçeleri dışındaki lehçelerde e’ye değişip genişlemiş; gruptaki bütün lehçelerde i ünlüsüne değişerek daralmış; ayrıca Başkurt Türkçesinde bazen ĭ ünlüsüne de dönüşerek daralmıştır. Bunların dışında Karaçay-Malkar, Kazak, Kırgız ve Nogay Türkçelerinde de kimi örneklerde ı ünlüsüne değişerek hem art damaksıllaşmış hem de daralmıştır (Yalçın, 2013: 177).
Karamanlıoğlu ise Gülistan Tercümesi’ndeki değişmeleri kapalı e ünlüsünden ziyade, eski ve yeni şekillerin henüz konuşma ve yazı dilindeki farklı şekillerinin bir arada oluşunun imladaki karışıklığı meydana getirmiş olabileceğini belirtir (1989: 44).
2.1.3. Ünlü Değişmeleri
2.1.3.1. /-a-/ ~ /-ı-/
Oğuz grubu Türk lehçelerinde a ünlüsü bazı sözcüklerde daraltıcı ünsüzlerin etkisiyle daralarak ı’ya dönüşür. Bu değişim daha çok ilk hecede gerçekleşir: TT. ~ Az.~ Gag. ~ dış (< taş), TT. ışık (< yaşu-) ~ Trkm. ışık (Yalçın, 2011:71). Gülistan Tercümesi’ndeki yalın (< ET. yalañ/yalın) kelimesi sade, çıplak anlamıyla Türkiye, Azerbaycan ve Gagavuz Türkçelerinde yalın, Türkmen Türkçesinde yalañ şeklinde kullanılır. Kelimenin yalın şekli ise Türkmen Türkçesi yazı dilinde ve Türkiye Türkçesi halk ağzında alev anlamındadır. Kıpçak grubu lehçelerinde ise kelime Kzk. jalan/jalın ~ Krg. calan/calın ~ Krk. jalan/jalın ~ Krç. Mlk. calan/calın ~ Baş. yalan/ø ~Tat. yalan/ø ~ Kır. Tat. yalın/ yalın ~ Kmk. yalan/yalın ~ Nog. yalan/yalın ~ Kar. yalan-yalın/yalın şeklinde karşımıza çıkar. Kelimenin yalan şekli sade, çıplak; yalın şekli ise alev, is anlamındadır. Kırım Tatarcasında yalın kelimesi her iki anlamda kullanılırken, Karaycada hem yalan hem de yalın kelimesi “sade, çıplak” anlamındadır.
2.1.3.2. /-e-/ ~ /-ö-/
İlk hecede e > ö değişmesine, Oğuz grubunda dudak ünsüzünün etkisiyle Azerbaycan ve Türkmen Türkçelerinde rastlanmaktadır: Az. böyük (< bedük) “büyük”, Trkm. çövür- (< çevir-) vb. Kıpçak grubunda ise bu değişme, Karay (Karaim) Türkçesinde 4 öm- (< em-) gibi sınırlı sayıda kelimede vardır (Yalçın, 2011: 157). Gülistan Tercümesi’nde geçen ev isminde ve sev- fiilinde böyle bir değişme Oğuz grubunda Türkmencede, Kıpçak grubunda ise Başkurt, Tatar Türkçelerinde görülür: Trkm. öy ve söy- ~ Baş. öy ve höy- ~ Tat. öy ve söy-. Küvey kelimesinde ise ikinci hecede bu değişmeye, Kırgız Türkçesinde -egü- ses grubunun ȫ olması neticesinde küyöö şeklinde rastlanır.
2.1.3.3. /-ü-/ ~ /-e-/
İlk hece dışındaki ü ünlüsü Oğuz grubu lehçelerinde bir örnekte düzleşerek ve genişleyerek e ünlüsüne dönüşmektedir. ET. törü- > Az. töre- ~ TT. türe- ~ Trkm. döre- “yaratmak, türemek”. Kıpçak grubunda ise Karay Türkçesinde bir örnekte görülür: ET. üzengü > Kar. ezinge/özengi “üzengi” (Yalçın, 2011: 334-335). Eserde geçen süñük/süñek kelimesi Az. sümük ~ Trkm. süñk şeklindedir. Türkiye ve Gagavuz Türkçelerinde sünük yerine kemik kelimesi kullanılır. Kıpçak grubunda ise kelime Kzk. Krk. Krç. Mlk., Kmk ve Nog. süyek ~ Bşk. höyek ~ Tat. söyek ~ Kar. süvek şeklindedir.
2.1.3.4. /ü-/ ~ /i-/
Oğuz ve Kıpçak grubu Türk lehçelerinde ü > i değişmesi daha ziyade ilk hecedeki düz ünlünün etkisiyle ikinci hecede gerçekleşir. Az. beri (< berü), Trkm. tilki (< tilkü), Gag. içki (< içkü/içgi), Kzk. kömir ~ Kkp. kömir ~ Baş. kümir ~ Tat. kümir ~ Nog. kömir (Yalçın, 2011: 333-334). İlk hecede değişmenin örneği ise Karay Türkçesinde görülür: bitün (< bütün), izim (< üzüm) (Yalçın, 2011: 334). Gülistan Tercümesi’nde geçen ünde- ~ inde- “çağırmak” fiiline, Kıpçak grubu lehçelerinden Krg. ündö- ~ Baş., Tat. önde- ~ Kmk. ünde- ~ Kar. inde- şeklinde rastlanır.
2.1.4. Ünlü Kaynaşması (Büzülme) ni üçün ~ niçin
Niçin/ni üçün kelimesi, Oğuz grubunda ünlü kaynaşmasına uğrayarak TT. niçin ~ Az. neçin/neçün ~ Gag. neçin, Kıpçak grubunda ise daha çok ünlü geçişmesine uğramadan Kzk. ne üşin ~ Krg. emne üçün ~ Krk. ne uşın ~ Krç. Mlk. ne üçün ~ Baş. ni ösön ~ Tat. ni öçin ~ Kmk. ne uçun, Nog. ne üşin, Kar. ne ucun, Kırım Tatar Türkçesinde ise kelime ünlü kaynaşmasına uğramış şekilde neçün biçiminde kullanılır.
2.2. Ünsüzler
2.2.1. Ünsüz Uyumu
Ünsüz uyumu bakımından Gülistan Tercümesi, düzlük-yuvarlaklık uyumunda olduğu gibi, henüz yazıya aksi kesinleşmemiş bir geçiş devresi karakteri gösterir (Karamanlıoğlu, 1989: 53). Gülistan Tercümesi’nde ünsüz uyumunu bozan ekler bağlamında Oğuz ve Kıpçak grubu lehçelerine bakılırsa Oğuz grubunda Azerbaycan ve Türkmen Türkçesinde bulunma, ayrılma, belirli geçmiş zaman; Kıpçak grubundan Karaçay-Malkar ve Kumuk Türkçelerinde bu eklerle birlikte yönelme durumu eki, ünsüz uyumuna aykırı olarak +gA, +dA, +dAn, -dI/-dU biçiminde kullanılmaktadır: Az. işdän, düşdük; Trkm. bulutdan, düşde; Krç. Mlk. eşikge, işde, aytdım; Kmk. işde, etge, geçikdim vb.
2.2.2. Ünsüz Değişmeleri
2.2.2.1. Kelime Başında /b/ ~ /m/ Seslerinin Durumu
Kelime başındaki b (ب)ve m (م) sesleri için Kâşgarlı Mahmut şu açıklamayı yapmıştır: Kelimenin başında bulunan m harflerini Suvarlar, Oğuzlar, Kıpçaklar /b/ (ب)‘ye çevirirler. Türkler ‘men bardum’, Suvarlar, Kıpçaklar, Oğuzlar ‘ben bardum’ derler. Türkler çorbaya ‘mün’, bunlar ‘bün’ derler (DLT I: 31).
Kâşgarlı’nın ifadelerinden o dönemdeki Oğuzlarla Kıpçakların henüz b-’yi korudukları anlaşılıyor. Daha sonraki dönemlerde Kıpçakların tamamıyla Oğuzların Azerbaycan ve Türkmenistan’da kalan grupları Çağatay edebî dilinin etkisiyle içinde n bulunan kelimelerde (hatta n bulunmayan birkaç kelimede) b- > m- değişmesini yaşamışlardır (Ercilasun, 2009: 13).
Gülistan Tercümesi’nde teklik birinci kişi zamirinin ve şahıs ekinin men, nadiren min şeklinde kullanıldığı, ikili kullanımların bu işaret zamirinin çekiminde ortaya çıktığı görülür. Bir örnekte ise n olmamasına rağmen b- > m- değişimesi yaşanmıştır: bularġa > mularġa.
İşaret zamirleri açısından bakıldığında, Oğuz grubunda sadece Türkmencede bu işaret zamirinin hem b’li hem m‘li çekimi vardır: munuñ/bularıñ, munı/buları, munda/bularda, mundan/bulardan, munça/bularça. Türkiye, Azerbaycan ve Gagavuz yazı dillerinde ise m’li kullanım görülmez.
Kıpçak grubunda Karakalpak, Başkurt, Kırım Tatar Türkçelerinde sadece b-’li çekim vardır: Krk. bunıñ, bunı, buğan, bunda, bunan, bunça; Baş. bınıñ, bını, bıġa, bında, bınan, bınıñsa; Kır.Tat. bunıñ, bunı, buna, bunda, bundan, bunen. Kazan Tatar Türkçesinde ise sadece m-’li çekim görülür: monıñ, monı, moña, monda, monnan, mondıy. Kırgız, Karaçay-Malkar, Kumuk ve Nogay Türkçelerinde ise hem b-’li hem m-’li çekim görülür: Krg. bulardın/munun, bulardı/munu, bularga/buga, bularda/mında, bulardan/mından, mınça ~ Krç. Mlk. bılanı/munu, bılanı/munu, bılaġa/mıñña, bılada/mında, bıladan/ mından, bılaça/munuça Kmk. bulanı/munu, bulanı/munu, bulağa/buğar, bularda/munda, bulardan/mundan, munça ~ Nog. bulardıñ/munalardıñ, bulardı/munalardı, bularga/munalarga, bularda/munalarda, bulardan/ munalardan, bularday/munalarday.
Gülistan Tercümesi’nde geçen bu işaret zamirinin çokluk ve yönelme durumu eki almış şekli (bularga/munalarga,) ikili kullanım olarak bugün sadece Nogay Türkçesinde vardır.
2.2.2.2. Kelime İçinde /n/ ~ /y/ Seslerinin Durumu
Göktürkçedeki palatal n (ny) sesi, Uygur dönemiyle birlikte n ve y olarak ayrışmıştır: çıgany > çıgan ve çıgay, kony > kon ve koy. Gülistan Tercümesi’nde her iki şekle de rastlamak mümkündür.
Eski Türkçe kanı kelimesi, bugün Oğuz grubunda k- >h- değişmesiyle hani, kanda kelimesi nerede (~ Az. harada), kandan kelimesi ise nereden (~ Azr. haradan) şeklindedir.
Kanı kelimesi, Kıpçak grubu lehçelerinden Kazak Türkçesinde käni, Kırgız Türkçesinde ise kana/kaysı şeklinde kullanılır. Diğer kullanımlar ise y’lidir: Kzk. kayda/kay jerde, kay jerden ~ Krg. kayda/kaydan ~ Krk. kayda/kaydan ~ Krç. Mlk. kayda ~ Baş. kayda/kaydan ~ Tat. kayda/kaydan ~ Kır. Tat. kayda/ kaydan ~ Kmk. kayda/kaydan ~ Nog. kayda/kaydan ~ Kar. kayda/kaydan.
2.2.2.3. Kelime sonunda /n/ ~ /ñ/ Seslerinin Durumu
Ana Oğuzca söz içi ve sonu ñ genellikle Türkmencede korunmuş; Horasan, Azerbaycan ve Gagavuz Türkçelerinde kurallı olarak n olmuştur (Choe, 1992: 407). Ör: Trkm. soñ ~ TT., Azr., Gag. son vb. Türkiye Türkçesinde Orta ve Batı Anadolu ağızlarında yaygın bir şekilde kullanılan damak n’si, Osmanlı Türkçesi döneminde de devam etmiş, 17. yüzyılda ortadan kalkmaya başlamıştır (Ercilasun, 2006: 459).
Tarihî Kıpçak dillerinde söz içi ve sonunda nadiren ñ > n değişmesi görülür. Ör: erñek ~ ernek “parmak”, qalqañ ~ qalqan “kalkan”, tapçañ ~ tapçan “erişilemeyen üzüm salkımlarını kesmek için toplayanın üzerine çıktığı sofra biçiminde üç ayaklı nesne”, tuluñ ~ tulun “kulakla ağız arasındaki kemik, gemin iki yanında bulunan parçalar” (Eker, 1998: 12-13). Bugünkü Kıpçak grubu yazı dillerinde ise bazı eklerde ve kelimelerde ñ korunmuştur: Kzk. balanıñ, soñ, Krg. eñ “en”, Krk. añ “av”, Krç. Mlk. miñ “bin”, Baş. köñgörtlenev ~ Tat. yana ~ Kır. Tat. yañlış ~ Kmk. çiñ “en”, Nog. oñ “iyi”, Kar. siñli “kız kardeş” vb.
Özden/özdeñ “seçkin” kelimesi Oğuz grubu lehçelerinden Türkiye Türkçesinde “candan, samimi, öz varlıkla, gerçekle ilgili”, Kıpçak grubundan Karaçak-Malkar ve Kumuk Türkçelerinde ise “hür halk tabakası” anlamında kullanılmaktadır.
Yalın ~ yalañ kelimesi için bk. /-a-/ ~ /-ı-/ değişmesi.
2.2.2.4. Tonlulaşma
2.2.2.4.1. /t-/ > /d-/ Tonlulaşması
Gülistan Tercümesi’nde ekleşmemiş şekliyle turur/durur biçiminde görülen bildirme eki, bugün Oğuz ve Kıpçak grubu Türk lehçelerinde ekleşmiş olarak ve lehçenin özelliğine göre farklı allomorflarla karşımıza çıkar, bazı lehçelerde ise tamamen kaybolmuştur: TT. iyidir ~ Az. yaxşıdır ~ Trkm. yağşıdır ~ Gag. iidir ~ Kzk. jaksı+ø ~ Krg. cakşı+ø ~ Krk. jaksı ~ Krç. Mlk. cahşıdı ~ Baş. yaksi+ø ~ Tat. yahşıdır ~ Kır. Tat. yahşıdır ~ Kmk. yahşıdır ~ Nog. yahşıdı ~ Kar. yaxşıdır.
2.2.2.4.2. /-k-/ > /-g-/ Tonlulaşması
İç seste k > g tonlulaşması, Kıpçak ve Oğuz grubu yazı dillerinde görülen bir ses hadisesidir: Kzk. egiz “ikiz”~ Krg. egiz ~ Krç. Mlk. ~ Kmk. egiz ~ Baş. eğiȥ ~ Tatar igiz vb. Oğuz grubunda TT. ağar- “ak olmak, beyazlamak”~ Az. ağar- ~ Trkm. ağar- ~ Gag. ağar- vb. Gülistan Tercümesi’nde saġın- ~ saġınşeklinde geçen fiil “bir şeyden kaçınmak, uzak durmak, bir şeye karşı önlem almak, ihtiyatlı olmak” anlamlarıyla Türkiye Türkçesinde sakın-, Azerbaycan ve Gagavuz Türkçelerinde ise iç seste k > g tonlulaşmasıyla sagın- şeklinde kullanılır. Fiil, Gülistan Tercümesi’ndeki “düşünmek, sanmak zannetmek” anlamıyla ve tonlulaşmış olarak Oğuz grubunda sadece Türkmencede -sagınşeklinde- görülür. Kıpçak grubu lehçelerindeKazak Türkçesinde “özlemek, arzu etmek”, Kırgız Türkçesinde “özlemek”, Karakalpak Türkçesinde “özlemek, hasret çekmek, düşünmek” anlamlarında sağın- şeklinde, Karaçay Malkar Türkçesinde “anmak, hatırlamak, düşünmek, bahsetmek”, Kumuk Türkçesinde “düşünmek, hissetmek”, Nogay ve Tatar Türkçelerinde “özlemek, hasret çekmek”, anlamlarında sagın- şeklinde, Başkurt Türkçesinde “özlemek, hasret çekmek” anlamlarında hağın- şeklinde, Karay Türkçesinde ise “sakınmak, çekinmek, korunmak, dikkatli olmak” anlamlarında ve sakın- şeklinde kullanılmaktadır.
2.2.2.5. Tonsuzlaşma
2.2.2.5.1. /-z-/ > /-s-/ Tonsuzlaşması
z > s tonsuzlaşmasına, hem Oğuz hem de Kıpçak grubunda daha çok kelime sonunda rastlanır. Gag. kımız > kumıs, Krg. bilmez > bilbes vb. Eski Türkçede izde- ~ iste- şeklinde (Gabain, 1978: 275-276) her iki kullanımı da görülen fiil, bugün Oğuz grubu yazı dillerinin tümümde “istemek, arzu etmek” anlamlarında tonsuz şekliyle iste-, Kıpçak grubunda ise “aramak, araştırmak, izlemek, takip etmek” anlamlarında Kaz., Krg., Kar. izde-; Kkp., Krç. Mlk., Baş., Kır. Tat., Tat., Kmk., Nog. izle- şeklinde kullanılır.
2.2.2.6. Benzeşme
2.2.2.6.1. -ln->-ll-
-ln- > -ll- değişmesi Oğuz ve Kıpçak grubu lehçelerinde yazı dilinde tespit edilemedi.
2.2.2.7. İkizleşme
Ünsüz ikizleşmesi hem Oğuz hem de Kıpçak grubu lehçelerinde görülen bir ses hadisesidir. Oğuz grubu TT. ana > anne, elig > elli; Az. sekiz > säkkiz; Gag. elig > elli, Trkm. arrık “cılız”, elig > elli, garr “yaşlı” vb. Kıpçak grubu lehçelerinin pek çoğunda görülür: Kzk. aşşı “acı”, Krg. çekkiç, Krk. sakkız “sakız”, Krç. Mlk. çıkkır “fıçı, tekne”, ullay- “yaşlanmak”, Kmk. aççı “acı”, buççak “bucak”, issi “sıcak”, itti “keskin”, Kır. Tat. ~ Nog. ~ Kar. issi “sıcak” vb.
İki/ikki kelimesi Oğuz ve Kıpçak grubu lehçelerinde yaşamaktadır fakat bu kelimede bugün ikizleşme görülmez. İti “keskin” kelimesi ise Oğuz grubundan Az. iti ~ Trkm. yiti, Kıpçak grubu lehçelerinden Krç. Mlk. citi ~ Baş. yiti ~ Kmk. itti ~ Kar. itili biçiminde yaşamaktadır.
2.2.2.8. Göçüşme (Yer değiştirme)
Göçüşme hadisesi hem Oğuz hem de Kıpçak grubu yazı dillerinde görülür: TT. keçi (< eçkü), Az. toprak > toprak, Gag. çömlek (< çömlek), Trkm. yigrimi (< yigirmi), Kzk. temirgen (< tegirmen) “değirmen”, Krg. balkıç (< balçık), Nog. yamgır “yağmur” vb. Kibi ~ bigi edatında ise bugünkü Oğuz ve Kıpçak lehçelerinde göçüşme görülmez. Kelime, Oğuz grubu lehçelerinde TT. gibi ~ Az. kimi ~ Trkm. kimĭn ~ Gag. gibi, Kıpçak grubunda ise Krk. ~ Kır. Tat. kibi ~ Krç. Mlk., Kar. kibik ~ Baş. kivik ~ Tat. kivik ~ Kmk. yimik ~ Nog. kimik şeklindedir.
2.2.3. Ünsüz Düşmesi
2.2.3.1. Birden Fazla Heceli Kelimelerin Sonundaki /g / ~ /ġ/ Sesinin Durumu
2.2.3.2. Yönelme Durumu Ekindeki /g / ~ /ġ/ Sesinin Durumu
Kâşgarlı bu konuyla ilgili olarak “birtakım harfleri atmaya gelince” başlığı altında şu bilgileri verir: İsimlerde ve fiillerde işin devam etmekte olduğuna bir belge bulunursa, kelimenin ortasındaki ġ (غ )harfini atmakta Oğuzlarla Kıpçaklar birbirine uymuşlardır. Ör: Türkler ‘alakarga’ya çumguk, öbürleri çumuk derler. Türkler ‘bogaz’a ‘tamgak’, öbürleri ‘tamak’ derler. Fiillere örnek diğer Türkler “Ol ewge baragan ol” derler. Oğuzlarla Kıpçaklar “baran ol” derler. Bunun gibi -yeğnilik olsun diye- isim ve fiillerde ġ (غ)‘nin yerini tutan k (ك)‘ yi atarlar (DLT I: 33).
Gülistan Tercümesi’nde birden fazla heceli kelimelerin sonundaki g/ġ’ler, kimi örneklerde düşerken kimi örneklerde eski şeklini muhafaza etmiştir. Aynı kelimede her iki şeklin görüldüğü örnekler de mevcuttur (Karamanlıoğlu, 1989: 50). Bu durum -ikili kullanım- yönelme durumu eki için degeçerlidir.
Bugün hem Oğuz hem Kıpçak grubunda birden fazla heceli kelimelerin sonundaki g/ġ’ler erimiştir. Kzk. kuttu/ulı ~ Krg. kuttū/ulū ~ Krk. kutlı/ullı ~ Krç. Mlk. kutlu/ullu ~ Baş. kotlo/ola ~ Kır. Tat. ø/ulu ~Tat. kotlı/olı ~ Nog. kutlı/ulı, Kmk. ve Kar. kutlu/ullu vb.
Yönelme durumu ekinin kullanımı açısından ise Oğuz ve Kıpçak grubu farklılık arz eder. Oğuz grubunda yönelme durumu eki +(y)A iken, Kıpçak grubunda ekin bu şekli sadece iyelik ekli yapılardan sonra görülür. Diğer durumlarda +GA eki lehçenin özelliğine göre farklı allomorflarla karşımıza çıkar: Kz. üy+ge “eve”, bala+m+a “çocuğuma”, Krg. köl+gö “göle”, üy+üm+ö “evime”, Krk. bala+ğa “çocuğa”, bala+m+a “çocuğuma”, Krç. Mlk. taş+ha “taşa”, üy+üm+e “evime”, Baş. biş+ke “beşe”, atıma “atıma”, Tat. tış+ka “dışarıya”, urın+ım+a “yerime”, Kır. Tat. qış+qa “kışa”, Kmk. yol+ğa “yola”, gözüme “gözüme” vb. Gülistan Tercümesi’nde Kıpçak grubu yazı dillerinden farklı olarak, Oğuz lehçelerinde olduğu gibi, iyelik eki almadığı hâlde bazı isimlerin yönelme durumu +A şeklindedir: il+e, kim+e vb.
2.2.3.3. /-l-/ Sesinin Durumu
Gülistan Tercümesi’ndeki keltür- ~ ketür- fiili, Oğuz grubu lehçelerinde kelime başında k- > g- tonlulaşması ve iç seste l düşmesiyle getir- şeklinde kullanılmaktadır. Kıpçak grubu Türk lehçelerinde ise kelime başındaki k ünsüzü Kumukça dışında korunmuş, iç seste l ünsüzü ise Tatar Türkçesinde düşmüştür: Kzk., Krg., Krk., Krç. Mlk., Nog. ve Kar. keltir- ~ Baş. kiltir- ~ Tat. kitir- ~ Kmk. geltir- .
2.2.3.4. /-r-/ Sesinin Durumu
Hem Oğuz hem de Kıpçak grubu lehçelerinde iç seste r düşmesi görülür. Berk/bik kelimesi TT. ve Trk. berk, birle/bile kelimesi TT. ve Gag. ile ~ Trkm. bile, kurtul-/kutul- fiili TT., Gag. kurtul- ~ Az. gurtul şeklindedir.
Kurtul-/kutul- fiili, Kzk. kutıl- ~ Krg., Krk., Krç. Mlk., Kmk., Kar. kutul- ~ Nog. kutıl- ~ Bşk. kotol- ~ Kır. Tatr. kurtul- ~ Tat. kotıl-; birle/bile edatı ise Krç. Mlk. ve Kar. bla ~ Kır. Tat. birle ~ Tat. birle, birlen, bilen ~ Kmk. bulan şeklindedir. Kıpçak grubunda berk/bik kelimesi yerine daha çok katı kelimesi kullanılır fakat bu kelimeye Kazak, Karakalpak, Karaçay-Malkar, Kumuk, Nogay ve Karay Türkçelerinde bek, Kırgız Türkçesinde berk/bek şeklinde rastlanmaktadır.
2.2.3.5. /-r/ Sesinin Durumu
Ek fiil, Oğuz grubu lehçelerinde i- şeklinde kullanılır. Kıpçak grubu lehçelerinde ise Kzk., Kırg., Krk., Krç. Mlk., Kır. Tat., Kmk., Nog., Kar. e-; Bşk. ve Tat. i- şeklindedir.
2.2.3.6. /y-/ Sesinin Durumu
Kâşgarlı kelime başındaki y- kullanımıyla ilgili şu bilgileri verir: Oğuzlarla Kıpçaklar baş tarafında y- (ى) bulunan isim ve fiillerin ilk harfini elif (ا)‘e yahut c (ج)‘ye çevirirler. Öbür Türkler yolcuya ‘yelkin’, Oğuzlar ve Kıpçaklar ‘elkin’ derler. Onlar ılık suya ’yılıg suw’, bunlar ‘ılığ’ derler. Bunun gibi öbürlerinin ‘yincü’ dediğine bunlar ‘cincü’ derler. Türkler devenin uzamış olan tüyüne ‘yuğdu’, Oğuzlar ve Kıpçaklar ‘cuğdu’ derler (DLT I: 31).
Kelime başında y- düşmesi, Oğuzlar için de Kıpçaklar için de tipik değildir. Bugün ancak Oğuzların Azerbaycan kolunda sınırlı sayıda kelimede görülür: yılan > ilan, yıl > il. y- > c- değişmesi ise Kıpçakça için tipiktir ve bugün birçok Kıpçak boyunda görülür. Kazak edebî dilinde ise gelişme biraz daha ileri gitmiş ve y- > c- > j- seyri izlemiştir (Ercilasun, 2009: 13).
Gülistan Tercümesi’ndeki yüzüm/üzüm kelimesi bugünkü Oğuz grubu lehçelerinin hepsinde y-’siz üzüm şeklindedir. Kıpçak grubunda Kzk. jüzim ~ Krg., Krk. cüzim ~ Krç. Mlk. cüzüm ~ Baş. ve Tat. yözim ~ Kır. Tat. ve Kmk. yüzüm ~ Nog. yüzim ~ Kar. izim şeklindedir.
2.2.3.7. Zamir n’si
Oğuz grubunda Azerbaycan, Türkiye ve Gagavuz Türkçesinde o zamiri üzerine çokluk eki, zamir n’siyle Türkmen Türkçesinde ise zamir n’si olmadan doğrudan getirilir: TT. onlar ~ Az. onlar ~ Gag. onnar ~ Trkm. olar. Kıpçak grubu lehçelerinde de zamir n’siz kullanımlar görülür: Kzk., Krk., Kır. Tat.,Kmk. ve Nog. olar ~ Krg.,Tat. ve Kar. alar ~ Krç. Mlk. ala ~ Baş. ular.
2.3. Ses Grubundaki Değişme
2.3.1. -AgU > -Av Değişmesi
Bugün Oğuz grubu lehçelerinde böyle bir değişme sadece Türkmen Türkçesinde görülür: küdegü > giyev. Kıpçak grubu yazı dillerinde tek heceli kelime sonundaki ve kelime içindeki g > v değişmesi karakteristiktir: agız > awuz, biregü > birew, tag > taw vb. Gülistan Tercümesi’ndeki küyegü ~ küyev kelimesi ise Kzk., Krk. ve Nog. küyev ~ Krg. kǖyo ~ Krç. Mlk. küyöv ~ Baş. kiyev ~ Tat. kiyäv ~ Kmk. giyew şeklindedir.
3. Biçim Bilgisi
3.1. İsim Çekim Ekleri
3.1.1. Birinci Kişi Zamirinde Tamlayan Eki
Birinci kişi zamirinin ilgi durumu Oğuz grubunda Türkiye, Azerbaycan ve Gagavuz Türkçesinde +Im, Kıpçak grubunda ise farklı allomorflarla daha çok +Iñ/+nIñ biçimindedir: Kzk. bizdiñ ~ Krg. bizdin ~ Krk. bizlerdin ~ Krç Mlk. bizni ~ Baş. bĭȥȥĭñ ~ Tat., Kar. biznin ~ Kmk. bizin. Kıpçak grubunda Kırım Tatar ve Nogay Türkçelerinde Oğuzca bir özellik olarak m’li kullanım -bizim- görülür.
3.1.2. İyelik Ekli Kelimelerde Belirtme Durumu Eki
Oğuz grubunda belirtme durumu eki teklik III. şahıs iyelik ekinden sonra +nI şeklindedir: TT. evini, Az. evini, Gag. evini, Trkm. öyini “evini”, Kıpçak grubunda ise Kırım Tatarcasında +nI diğer lehçelerde +n şeklindedir: Kzk. kitabın “kitabını”, Krg. üyün “evini”, Krk. balasın “çocuğunu”, Baş. yulın “yolunu”, Tat. kalasın “kalesini”, Kır. Tat. yaqasını “yakasını”, Kmk. işin “işini”, Nog. asın “aşını”, Kar. adların “adlarını” .
3.1.3. Ayrılma Durumu Eki
Uygur Türkçesi döneminden itibaren ayrılma durumu işlevinde yaygın bir şekilde kullanılan +DIn ekine, Gülistan Tercümesi’nde az ve karışık olarak rastlanır. Eserde ayrılma durumu eki daha çok +DAn’dır (Karamanlıoğlu, 1989: 57). Bugün Oğuz ve Kıpçak grubu yazı dillerinde de ayrılma durumu eki lehçenin özelliğine göre farklı allomorflarla +DAn’dır: Kzk. coldan “yol+dan”, oñ+nan “sağdan”, Krg. eşik+ten “eşikten”, Baş. teȥre+nen “pencereden”, Tat. canıy+dan “sevgiliden”, Kır. Tat. yol+dan “yoldan”, Kmk. işden “işten”, Nog. on+nan “ondan”, Kar. suv+dan “sudan”, TT. iş+ten, Az. işden “işten”, Trkm. bulut+dan “buluttan”, Gag. dedeler+den “dedelerden”.
3.2. Fiil Çekim Ekleri
3.2.1. Gelecek Zaman Eki
Karahanlı Türkçesinin gelecek zaman eki -GA, 13. yüzyılda Eski Anadolu Türkçesinde ek başındaki g/ġ’lerin erimesi neticesinde -A şeklini almış ve gelecek zaman dışında, geniş, şimdiki zaman ve istek için de kullanılır olmuştur. Türkiye Türkçesine uzanan süreçte zamanla ekin istek işlevi ön plana çıkmıştır (Ercilasun, 2006: 456). 13. yüzyıldan sonra görülen, Harezm ve Kıpçak sahasında da kullanılan -IsAr eki, Eski Anadolu Türkçesinin yaygın, karakteristik gelecek zaman yapısıdır. Bu ek Osmanlı Türkçesinde 17. yüzyıla kadar kullanılmış bu yüzyıldan sonra yerini -AcAk’a bırakmıştır. (Ercilasun, 2006: 459). Bugün bu eklerden -gAy Kıpçak grubu Türk lehçelerinde gelecek zaman işlevini yitirmiş dilek-istek kipi olarak kullanılmaktadır. -GA > -A tarzında bir gelişim gösteren gelecek zaman eki -A ise bugün Kazak, Kırgız Türkçelerinde gelecek zaman için kullanılır: Kzk. kele ~ Krg. kıla.
3.2.2. Şart Kipinin Teklik II. Şahsı
Şart kipinin teklik II. şahsının -An ekiyle genişletilmiş şekline bugün Oğuz ve Kıpçak grubu lehçelerinde rastlanmaz ancak Kıpçak grubu lehçelerinde Kzk. bolsañ/bolsañız ~ Krg. bolsañ/bolsañız ~ Nog. bolsañ/bolsañız şeklinde ikili kullanımlar görülür. Kırım Tatarcasında ise bolsan/bolsana şeklinde ekin -A ünlemiyle genişletilmiş şekli kullanılır.
3.2.3. Emir Kipinin Teklik II. Şahsı
Emir kipinin teklik II. şahsı, Oğuz grubunda Türkmence dışında eksizdir: TT. kılma ~ Az. kılma ~ Gag. ~ kılma. Türkmencede ise kılma/kılmağın şeklinde ikili kullanımlar söz konusudur. Kıpçak grubunda ise Kzk. kılma/ kılmañız ~ Krg. kılba/kılbagın/kılbañız ~ Krk. kılma/kılmağır ~ Baş. kılma/ kılması ~ Tat. kılma/kılmaçı ~ Kmk. kılma/kılmağın/kılmağır ~ Nog. kılma/ kılmañız ~ Kar. kılma/kılmahın şeklinde ikili kullanımlar görülür.
3.2.4. Emir Kipinin Çokluk II. Şahsı
Oğuz ve Kıpçak grubu lehçelerinden bazılarında emir kipinin çokluk II. şahsında ikili kullanımlar görülür: TT. ve Gag. görün(üz) ~ Kzk. körüñder/ körüñüzder ~ Krg. körüñüz/körüñüzdör ~ Kkp. köriñler/köriñiz/köriñizler ~ Kır. Tat. körüñ/körüñiz ~ körçiñiz/körüñçi.
3.3. -(I)p /-(U)p /-(U)bAn Zarf-Fiillleri
Eski Türkçe -p, -pAn zarf fiil eklerinin yardımcı ünlüleri 13. yüzyıldan itibaren ekin bünyesine dâhil olmaya başlamıştır. Eski Anadolu Türkçesinde ekin -(I)bAn/-(U)bAn’lı şekilleri yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Osmanlı Türkçesinde ise ekin genişlemiş bu şeklinin kullanımının azaldığı görülür. Bugün ne Oğuz ne de Kıpçak grubu lehçelerinde -(I)bAn/-(U)bAn’lı şekil görülmez, ek -(I)p/-(U)p biçimindedir: Kzk. de-p “diyerek”, Krg. başta-p “başlayarak”, Krk. al-p “alıp”, Baş. uk-ıp “okuyup”, Kır. Tat. ağla-p “ağlayıp”, Tat. kara-p “bakıp”, Kmk. bar-ıp “varıp”, Nog. kül-ip “gülüp”, Kar. de-p “diyip”, TT. bak-ıp “bakıp”, Az. sal-ıb “sal-ıp”, Trkm. başlaa-p “başlayıp”, Gag. dur-up “durup” vb.
3.4. Yeterlilik Fiili
Al- yardımcı fiili bugün Oğuz grubu Türk lehçelerinde görülmez. Yeterliliğin ifadesinde bu grupta bil-yardımcı fiili kullanılır. Olumsuz çekimde Gagavuz ve Türkiye Türkçesinde u- yardımcı fiili, esas fiile getirilen -(y)A zarf fiil eki ile birleştirilmektedir: bakamama/bakamamaa, sevinememe/sevinememee. Azerbaycan Türkçesinde ise bil- yardımcı fiili üzerine -mA- olumsuzluk eki getirilerek çekim yapılır: gelebilmedim, gelebilmirem vb.
Kıpçak grubu Türk lehçelerinde ise yeterliliğin ifadesinde al- yardımcı fiili esas olmakla birlikte bil- ve bol- yardımcı fiilleri de lehçenin özelliğine göre farklı fonetik şekillerle az da olsa kullanılır: Kzk. oylay bildim “düşünebildim”, Bşk. yırlay bĭlĭw “ağlayabilmek”, Kır. Tat. bitirip olamadım “bitiremedim”, Tat. çıgıp bulmıy “çıkmak olmaz”, Nog. ala bol- “alabil-”, körsetip bil- “gösterebil-”. Nogay Türkçesinde diğer Kıpçak grubu yazı dillerinden farklı olarak al- yardımcı fiili dışında hem bil- hem de bol- yardımcı fiilleri kullanılır.
Gülistan Tercümesinde yeterliliğin ifadesinde karşımıza çıkan ikili kullanımlar (al- ve bil-) bugün Kazak, Başkurt ve Nogay Türkçelerinde görülür.
Sonuç:
Gülistan Tercümesi’nde ikili kullanımlar ses bilgisinde düzlük-yuvarlaklık uyumunda, /ė/ ~/ e/ seslerinin kullanımında, ünlü değişmelerinde (/-a-/ ~ /-ı-/, /-e/ ~ /-ö-/, /-ü-/ ~ /-e-/, /ü-/ ~ /i-/) ünlü kaynaşmasında, ünsüz uyumunda, ünsüz değişmelerinde (/b-/ ~ /m-/, /-k-/ ~ /-g-/, /-n/ ~ /-ñ/, /-n/ ~ /-y/, /t-/ ~ /d-/, /-z-/ ~ /-s-/), benzeşmede (-ln- ~ -ll-), ikizleşmede (iki ~ ikki, iti ~ itti), göçüşmede (kibi/kibin ~ bigi/bigin) ünsüz düşmelerinde (/-g/ ~ /-ø/, /-l-/ ~ /-ø-/, /-n-/ ~ /-ø-/, /-r-/ ~ /-ø-/, /-y/ ~ /-ø/) ve -AgU ses grubunda (-AgU ~ -Av) ortaya çıkmıştır.
Şekil bilgisinde ikili kullanımlar birinci kişi zamirinin tamlayan ekiyle çekiminde (biziñ ~ bizim), iyelik ekli kelimelerin üzerine gelen belirtme durumu ekinde (+n ~ +nI), ayrılma durumu ekinde (+DIn ~ + DAn), gelecek zaman ekinde (-GAy ~ -GA ~ -IsAr), şart kipinin teklik II. şahsında (-sAñAn ~ -sAñ), emir kipinin teklik II. şahsında (-gIl ~ -ø), emir kipinin çokluk II. şahsında (-Uñ ~ -ñIz/-ñUz), zarf fiil eklerinde (-(I)p, -(U)p, -(U)bAn), yeterlilik fiilinde (al- ~ bil-) görülür.
Gülistan Tercümesi’ndeki ikili kullanımlar, günümüz Oğuz ve Kıpçak lehçelerinde, bu işaret zamirinin isim çekim ekleriyle genişletilmiş şekillerinde, yeterliliğin ifadesinde kullanılan al- ve bil- tasvir fiillerinde, emir kipinin teklik ikinci ve çokluk ikinci şahsında, yönelme durumu ekinde, birle ~ bile edatında ve berk ~ bek, kanı ~ kayı, yalañ ~ yalın kelimelerinde ortaya çıkar.
Bu işaret zamirinin b’li ve m‘li kullanımına Oğuz grubunda Türkmencede rastlanırken (munuñ/bularıñ, munı/buları, munda/bularda, mundan/ bulardan, munça/bularça), çokluk ve yönelme durumu eki almış şekli (bularga/munalarga) Kıpçak grubunda Nogay Türkçesinde görülür. Yeterliliğin ifadesinde kullanılan al- ve bil- tasvir fiilleri ise Kıpçak grubunda Kazak, Başkurt ve Nogay Türkçelerinde kullanılır. Emir kipinin teklik II. şahsında Oğuz grubunda Türkmencede (kılma/kılmağın), Kıpçak grubunda Kazak (kılma/kılmañız), Kırgız (kılba/kılbagın/kılbañız), Karakalpak (kılma/kılmağır), Başkurt (kılma/kılması), Tatar (kılma/kılmaçı), Kumuk (kılma/kılmağın/kılmağır), Nogay (kılma/kılmañız) ve Karay Türkçelerinde (kılma/kılmahın); emir kipinin çokluk II. şahsında Oğuz grubunda Türkiye ve Gagavuz (görün/görünüz-üz), Kıpçak grubunda Kazak (körüñder/ körüñüzder), Kırgız (körüñüz/körüñüzdör), Karakalpak (köriñler/köriñiz/ köriñizler), Kırım Tatar Türkçelerinde (körüñ/körüñiz ~ körçiñiz/körüñçi) ikili kullanımlar görülür. Yönelme durumu eki, Kıpçak grubu lehçelerinde +GA yanında, iyelik ekli yapılardan sonra +A şeklindedir. Birle ~ bile edatı -r- > ø düşmesiyle Kıpçak grubundan Tatar Türkçesinde birle ~ birlen ~ bilen şeklinde kullanılırken berk kelimesinde ikili kullanım Kıpçak grubunda berk/ bek şeklinde Kırgız Türkçesinde görülür. Yalañ ~ yalın kelimesi ikili kullanım olarak Oğuz grubunda Türkmencede ve Kıpçak grubunda Kazak, Kırgız, Karakalpak, Karaçay Malkar, Kumuk, Nogay, Karay lehçelerinde görülür. Kanı kelimesi ise Kıpçak grubu lehçelerinden Kırgız Türkçesinde kana ~ kaysı şeklinde görülür.
Kısaltmalar
Dil, Dönem ve Eser Adları
Az. Azerbaycan Türkçesi
Baş. Başkurt Türkçesi
DLT.Divanü Lugati’t-Türk
ET. Eski Türkçe
Gag. Gagavuz Türkçesi
Kar. Karay Türkçesi
Kır. Tat. Kırım Tatar Türkçesi
Kmk. Kumuk Türkçesi
Krç. Mlk. Karaçay Malkar Türkçesi
Krg. Kırgız Türkçesi
Krk. Karakalpak Türkçes
KT. Karahanlı Türkçesi
Kzk. Kazak Türkçesi
Nog. Nogay Türkçesi
Tat. Kazan Tatar Türkçesi
Trkm. Türkmen Türkçesi
TT. Türkiye Türkçesi
Diğer Kısaltmalar
Çev. Çeviren
Ed. Editör
Sonnotlar
1 Tablolarda ( ) kelimenin metinde geçtiği yeri, [ ] ise kelimenin metindeki sıklığını gösterir. Tablolar oluşturulurken Filiz Meltem Erdem Uçar’ın ve M. Selcen Çürük’ün çalışmalarından istifade edilmiştir.
2 Lehçelerin gramer özelliklerinde Ahmet Bican Ercilasun editörlüğünde hazırlanan “Türk Lehçeleri Grameri”nden, söz varlığında Kazak Türkçesinde Kenan Koç editörlüğünde hazırlanan “Türkiye Türkçesi-Kazak Türkçesi Sözlüğü’’nden, Kırgız Türkçesinde Yudahin’in 2 ciltlik “Kırgız Sözlüğü”nden, Karakalpak Türkçesinde N. A. Baskakov’un “Karakalpaksko-Russkiy Slovar”dan, Karaçay-Malkar Türkçesinde Ufuk Tavkul’un “Karaçay Malkar Türkçesi Sözlüğü”nden, Kırım Tatarcasında Elmaz Rustemova’nın “Kıpçak Türkçesinden Kırım Tatarcasına Anlam Değişmeleri”nden, Tatar Türkçesinde Ganiyev ve Ahmet’yanov tarafından hazırlanan “Tatarca-Türkçe Sözlük”ten ve Mustafa Öner’in “Kazan-Tatar Türkçesi Sözlüğü’’nden, Başkurt Türkçesinde Zeynullina’nın “Türkçe-Başkurtça Başkurtça-Türkçe Sözlük’’ünden, Murat Özşahin’in “Başkurt Türkçesi Söz Varlığı’’ndan, Kumuk Türkçesinde Çetin Pekacar’ın “Kumuk Türkçesi Sözlüğü”nden, Nogay Türkçesinde N. A. Baskakov’un “Nogaysko-Russkiy Slovar’’dan istifade edilmiştir.
3 Oğuz grubunda, Türkiye Türkçesinde, TDK’nin internet ortamındaki ''Güncel Türkçe Sözlük''ünden, Azerbaycan Türkçesinde Yaşar Akdoğan’ın 2 ciltlik “Azerbaycan Türkçesinden Türkiye Türkçesine Büyük Sözlük”ten, Gagavuz Türkçesinde Baskakov editörlüğünde hazırlanan “Gagauz Türkçesinin Sözlüğü”nden, Türkmen Türkçesinde Talat Tekin ve Mehmet Ölmez öncülüğünde hazırlanan “Türkmence-Türkçe Sözlük”ten yararlanılmıştır.
4 Karay (Karaim) Türkçesinin gramer özellikleri ve söz varlığı açısından Baskakov ve arkadaşlarının “Karaimsko Russko-Pol’skiy Slovar”, Tülay Çulha’nın “Karaylar ve Karayca” adlı çalışmalarından istifade edilmiştir.