Mete CANKAYA

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ankara/Türkiye

Anahtar Kelimeler: Sanayi,Teknoloji,Bilim,Sanayi Tarihi,Bilim ve Teknoloji Tarihi

Bu makale, 1933-1935 yılları arasında İbrahim Pertev tarafından 24 sayı olarak yayımlanmış, bilimsel ve teknik konuların yanında, ağırlıklı olarak sanayinin ihtiyaç duyduğu fen ve teknik bilgi ve becerilerin aktarıldığı Fen ve San’at isimli mecmua üzerine hazırlanmış, Cumhuriyet dönemi bilim ve teknoloji tarihi çalışmasıdır. Öte yandan makale, Cumhuriyet’in kuruluşunu müteakiben başlatılan çağdaş bilim ve teknoloji alt yapısı ile donatılmış bir sanayi tesis etme gayretlerinin incelemesi olduğu kadar, yeni Cumhuriyet’in sağlam ekonomik temeller üzerine oturması için gerekli olduğuna inanılan bilim ve tekniğe dayalı üretim bilgi ve becerisinin yurt sathına yayılması için gösterilen tutuma dair bilgiler bulma çabasıdır. Bu amaç doğrultusunda öncelikle, Fen ve San’at dergisinin tüm nüshalarına ulaşılmış ve her sayısı ayrıntılı olarak irdelenmiştir. Aynı zamanda eserin müellifinin yayınladığı, Fen ve San’at dergisinin öncülü olan Sanayi mecmuası ile Fen ve San’at dergisinin devamı niteliğinde kabul edilen Endüstri dergilerinin mevcut kopyaları gözden geçirilmiştir. Bunlara ilaveten, Fen ve San’at dergisinin değerlendirilmesi bakımından Osmanlı son döneminden başlayarak derginin yayımlandığı 1930’lu yıllara kadar olan dönemde; fen, teknik ve sanayi alanlarında yayımlanan dergiler, eğitim ve öğretim faaliyetleri araştırılmıştır.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Sanayi, Bilim ve Teknoloji Yayınlarına Kısa Bir Bakış:

Avrupa’da gerçekleşen bilimsel devrim ve sanayi devrimi sonrasında toprak kayıplarının yanı sıra Osmanlı İmparatorluğu’nun bilim ve teknikte Avrupa’nın gerisinde kalması Osmanlı ekonomisini olumsuz yönde etkilemiştir. Avrupa’daki ilerlemenin gerisinde kalmamak için atılan ilk adımlar arasında; askeri mühendishaneler ve askeri amaca dönük olarak kurulan sanayi tesisleri görülmektedir. 1773 yılında kurulan Mühendishane-i Bahr-i Hümayun gemi yapımı ve denizcilik haritaları konusunda mühendis yetiştirmiştir. 1793 yılında ise topçu subayı yetiştirmek için Mühendishane-i Berr-i Hümayun kurulmuştur. Askeri mühendishanelerin kuruluşunu yine askeri amaca dönük olarak kurulan Beykoz kâğıt ve çuha fabrikası, iplik fabrikası, Feshane, Tophane’ye bağlı döküm fabrikası, kereste ve bakır levha fabrikası, Dolmabahçe Tüfek Fabrikası izlemiştir (Seyithanlıoğlu 2012:718). Yeni kurulan mühendishaneler ve sanayi tesisleri Avrupa’dan getirtilen yabancı hocalar ve teknisyenler yardımıyla işletilmiştir. Bunun yanında salt teknoloji transferine dayalı bu gelişmelere rağmen, Osmanlı askeri ve sivil aydınları güç ve prestij açısından askeri teknolojilerin yanında genel teknolojinin gerekliliğine ve bu yeni teknoloji için bilimin şart olduğuna inanmaktaydılar. Ancak, XIX. yüzyılda liman ve demiryolları imtiyazlarında çalıştırılmak için Avrupa’dan teknisyenlerin getirtilmesi dışında teknolojiye ilişkin farklı bir tutum sergilenmemiştir (Oberling 1994: 248).

Diğer taraftan, Tanzimat’ın ilanını izleyen yıllarda hızlanan modernleşme hareketleri, birçok alanda daha ileri adımların atılmasını mümkün kılmıştır. Bu adımların en önemlilerinden biri hiç şüphesiz aydınlar ve halkın yeni bilimsel ve teknik gelişmelerden haberdar olması, bilim ve tekniğin toplumsal alanda yayılması için bilimsel mecmuaların yayımlanmaya başlanmasıdır. Osmanlı’da salt bilimsel içeriğe sahip olarak yayımlanan mecmualardan ilki Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane tarafından 1849-1852 yılları arasında yayımlanan Vekayi-i Tıbbiye mecmuasıdır. Bu mecmuayı, Münif Paşa’nın kuruculuğunu yaptığı ve Royal Society Of England’ı örnek alan Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye’nin 1862 yılında çıkardığı Mecmua-i Fünun takip etmiştir.

Mecmua-i Fünun, yayımlandığı yüzyılda özellikle bilim ve teknoloji alanında Batı’da yaşanan gelişmelerin Osmanlı’ya aktarılmasında önemli bir rol üstlenmiştir. Mecmua ile çağdaş Batı düşüncesi aktarılmaya başlanmış ve Avrupa’da yayınlanan kitap ve dergilerden tercümeler yapılmıştır (Budak 2011:111-113).

Öte yandan, Mecmua-i Fünun belli bir meslek mensuplarından ziyade genel okuyucuların çağdaş bilgileri edinebilmesini amaç edinmiş olup, bu çerçevede yayımlanmış ilk mecmuadır (İhsanoğlu 2017:119-150). Mecmuada; felsefe, tarih, coğrafya, siyaset ve ekonomi bilimlerinin yanı sıra kimya, jeoloji, astronomi ve tıp gibi müspet bilimler de konu edilmiştir (Lewis 2007:432). Aylık olarak yayınlanan Mecmua-i Fünun 1867 yılına kadar 46 sayıya ulaşabilmiştir. Ancak, mecmuanın ilk sayıları 300 adet satabilmiştir. Okuma yazma bilenlerin oranının çok düşük olduğu düşünüldüğünde mecmuanın toplumda bilimin yaygınlaşmasındaki etkisinin Osmanlı bürokrasisiyle sınırlı kalmış olduğu sonucuna ulaşılabilir (Akın 2014:65-68). Mecmua-i Fünun’un yayın hayatının sona ermesinden sonraki yıllarda benzer mecmualar yayınlanmıştır. 1870 senesinde Ali Suâvi’nin çıkardığı Ulûm, 1879 yılında Cemiyet-i İlmiyye’nin çıkardığı Mecmua-i Ulûm bunların arasında yer almaktadır. Mecmua-i Fünun’da ağırlıklı olarak Avrupalı yazarların makalelerine yer verilmesine karşın, daha sonra yayımlanan Mecmua-i Ulûm’daki makalelerde ise Osmanlı yazarların eserlerine ağırlık verilmiş olsa da mecmua çok kısa ömürlü olmuştur (Budak 2004: 274-275).

Bilim ve teknolojinin toplumsal alanda tartışılması ve bunlara ilişkin yeni bilgilerin yayılmasının sağlanması açısından önemli bir yer üstlenen bilimsel ve teknolojik mecmuaların içeriklerinin belli bir bölümünün; ekonomi ve sanayi alanlarında uygulama bulma süreci, üretime dönük okulların açılmasıyla mümkün olmuştur. Zira, sanayi eğitiminin XIX. yüzyıla kadar çıraklık sistemine bağlı kaldığı anlaşılmaktadır. Mevcut çıraklık sistemi ise sanayi devrimi sonrası Osmanlı’da kurulan yeni sanayi tesislerindeki fabrika üretim bilgi ve becerisine sahip işçilerin yetiştirilmesine imkân vermemiştir. Bu duruma karşı ilk çözüm geliştirenlerden biri Mithat Paşa olmuştur. Mithat Paşa, Rusçuk Bölgesi’ndeki kız çocuklarının eğitimi amacıyla Islahhaneleri kurmuştur. Bu okul, Osmanlı İmparatorluğu’nda zamanla diğer vilayetlere de açılmış olan sanayi mekteplerinin nüvesini oluşturmuştur. İstanbul Sanayi Mektebi, 1868 yılında 300 öğrenci ile Sultanahmet mevkiinde eğitime başlamıştır. Sanayi Mektebinde madeni sanayiye yönelik demircilik, tunç bakır ve demir dökmecilik, lehimci, silahçı dalları, tahta sanayiye yönelik arabacı, faytoncu, kanepeci gibi dallar bulunmaktadır. Ayrıca bu dallara ilişkin derslerin hem teorik hem de pratik olarak işlenmesi planlanmıştır (Giz 1969: 20-22).

İstanbul’da 1868 yılında eğitime başlayan Sanayi Mektebi, Osmanlı sanayisinin gelişmesine katkı sağlayan birçok kişi yetiştirmiştir. Bu okulda yetişenlerden biri de, Batılı anlamda bilim ve teknolojiye dayalı milli bir sanayinin oluşturulmasını savunan ve uzun yıllar boyunca bu doğrultuda çaba sarf eden okulun 1914 yılı mezunlarından İbrahim Pertev’dir.

İbrahim Pertev, sanayi mektebinden mezun olduğu 1914 yılının 30 Nisan tarihinde İstanbul’da bütünüyle; fen, teknik ve sanayi konularını ele alan, sanayinin ilerlemesine çalışan Sanayi adında bir mecmua çıkarmıştır. Sanayi mecmuasının yayın hayatına başlama döneminin I. Cihan Harbine denk gelmesi mecmuanın satışını sınırlandırmış ve ilk sayısı bütün Osmanlı coğrafyasında sadece 45 adet satabilmiştir (Endüstri 1939:4). Bütün olumsuzluklara karşın mecmua 15 Aralık 1920 tarihine kadar 58 sayı yayımlanabilmiştir (Toprak 2015: 60-70).

Cumhuriyet’in kuruluşunu izleyen süreçte bilimsel ve teknik konulara yönelik mecmuaların yayımlanmasına devam edilmiştir. Bu dönemin başında yayımlanan ilk bilim ve teknik mecmuası Fen Âlemi mecmuasıdır. Mecmua Osmanlı döneminde yetişmiş elektrik mühendisi Mehmet Refik Fenmen tarafından Ocak 1925-Aralık 1926 tarihleri arasında 24 sayı olarak çıkarılmıştır. Mecmua, çağın bilimsel ilerlemelerini ve sanayisini memlekete yaymak ve okuyucuların bilimsel konularda karşılaşacakları zorlukları yenmelerine yardımcı olmayı amaçlamaktadır.

Benzer konuları işleyen ve Mehmet Refik Fenmen gibi Yüksek Mühendis Mektebi öğretim üyesi olan Salih Murad Uzdilek tarafından Aralık 1925 ile Şubat 1927 tarihleri arasında yayımlanan Tabiat Âlemi mecmuası da uzun ömürlü olamamıştır. Fen Âlemi mecmuasıyla aynı tarihte yayın hayatına başlayan ve Türk gençliğinin fen kültürünü geliştirmek için fizik, kimya, zooloji ve fizyoloji konularını işleyen Maddiyat mecmuası Türk meteorolojisinin kurumsallaşmasında büyük katkıları olan Ahmet Tevfik Göymen tarafından Ocak 1926 tarihine kadar toplam 11 sayı yayımlanmıştır (Kadıoğlu 2014:34- 39). Her üç mecmuada kurumsal bir hüviyete kavuşamamış ve uzun ömürlü olamamıştır.

Salt bilim ve teknik içerikli mecmualara ilaveten bilim ve tekniğin belirli alanlardaki uygulamalarını içeren mecmua yayıncılığı da Cumhuriyet döneminde sürdürülmüştür. Bu tür mecmualara; 1 Mart 1925 tarihinde yayımlanmaya başlanan ve günümüzde Demiryol Dergisi ismini alan Demiryolları Mecmuası, 1927 yılında yayımlanmış Telsiz mecmuası ve 1933- 1948 yılları arasında yayımlanan Askeri Fabrikalar Mecmuası örnek teşkil etmektedir. Fakat her üç mecmua da belirli bir mesleki alana odaklanmak suretiyle genel bilim ve teknoloji konularını kısıtlı bir şekilde ele almıştır.

Cumhuriyet’in kuruluşu sonrası yayınlanan dergiler ağırlıklı olarak teknolojik ihtiyaçlara acil çözümler sunmayı amaç edinmişler ve bilime daha az odaklanmışlardır. Bu amaca ulaşma yolunda önceliği yabancı kaynaklardan fenni konuların tercüme edilmesine vermişlerdir (Küçük 2015:356).

Makalede inceleme konusu yapılan Fen ve San’at mecmuası sanayide kullanım alanı bulan tüm teknoloji konularını odağına almıştır. Diğer taraftan, gerek öncülü olan Sanayi mecmuası, gerekse devamı niteliğinde olan Endüstri mecmuası dikkate alındığında belirli ölçüde kurumsallaşmayı başarmış ve yarım yüzyıla yakın bir süre yayımlanmıştır.

Fen ve San’at

Fen ve San’at mecmuası Eylül 1933 tarihinde İzmir’de İbrahim Pertev tarafından yayımlanmaya başlanmıştır. Mecmuanın ilk sayısında bulunan künyesinde; mecmuanın sanayici, işçi ve teknisyen mecmuası olduğu belirtilmektedir. Mecmuanın tesisiyle, on yılının doldurmuş olan Cumhuriyet’te birçok sanayi tesisi kurulduğu ve buralarda çalışan işçi ve teknisyenlerin bilgilerini arttıracak, çağın gereklerine uygun yeni beceriler kazandıracak, yeni teknik gelişmeleri takip etmesini sağlayacak kitap ve mecmua ihtiyaçlarına cevap vermesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda ayda bir çıkarılan mecmualar her biri on formadan müteşekkil 5 ciltlik fenni ve sınai bir kitap halinde toplanarak sanayici, işçi ve teknisyenin başvuru eseri haline dönüştürülmüştür (Fen ve San’at Mecmuası 1933 Sayı 1: 1).

Fen ve San’at mecmuası fiziksel özellikleri: Mecmua 19x27 mm ebatlarında kâğıt kullanılarak basılmış olup, her sayı reklam ve kapak sayfası haricinde yaklaşık 15-16 sayfadan müteşekkildir. Ön kapak arkasında ve en son sayfalarda olmak üzere 2-3 sayfalık renkli reklam sayfaları mevcuttur. Her sayı yaklaşık 20 sayfadan oluşmaktadır.

Mecmuanın Müessis ve Müdürü eski Sanayi mecmuasının sahibi İbrahim Pertev’dir. Mecmuanın İdarehanesi, İzmir’de Yemiş Çarşısı Cezair Han’dır. Ayda bir yayımlanan mecmuanın fiyatı 12,5 kuruştur. Mecmua her ayın 30’unda çıkmıştır. Mecmua, her cilt 12 sayıdan oluşmak üzere toplam 2 cilt ve 24 sayı yayımlanmıştır.

Mecmuanın kapak sayfalarında genel olarak sanayiyi temsil eden fabrika çizimlerine ağırlık verilmiştir. Mecmuanın iç sayfaların da bilim ve tekniğe yönelik makine, teçhizat ve icatların tanıtımı yapılırken teknik çizimler, tablolar, resimler ve fotoğraflara yer verilmek suretiyle anlatım zenginliği sağlandığı görülmektedir.

Mecmuanın ilk sayısında Radyo, Sanayide Gaz Motorları, Sabun ve Sabunculuk, En Son Sanayi ve Ticaret Vasıtaları, İşçi Defteri ve Makine ve İmalat Sanayinde Kullanılan Yüksek Sertlikte Çelik ve Halitaları konularına yer verilmiştir.

Mecmuanın tamamının incelenmesinden temelde 5 ana bölümden oluştuğu anlaşılmaktadır. Bunlar sırasıyla, Memleket Sanayii, Fen, San’at, İşçi Defteri ve Hizmet Masası bölümleridir.

Memleket Sanayi Bölümü: Mecmuanın 2. Teşrin 1933 tarihinde yayımlanmaya başlanan bu bölümünde memleketteki sanayi tesislerinin makine kuvvetleri, teçhizatları, çalışma tarzları, neler imal ettikleri okuyucuya tanıtılmak istenmiştir. Bu bölümün yazımı bizzat İbrahim Pertev tarafından yapılmıştır. İbrahim Pertev her sayı için bir sanayi tesisine gitmiş ve orada gördüklerini mecmuada kaleme almıştır. İlk olarak İzmir Kiremit ve Tuğla Fabrikası ziyareti gerçekleştirilmiştir. İbrahim Pertev’in aktardığına göre fabrikada 50 işçi çalışmakta ve günde 4-5 bin Marsilya kiremidi ile 10.000 tuğla imal edilmektedir. İşçilerin günlük ücretleri 60 ila 150 kuruş arasında değişmektedir. Fabrikanın güç ihtiyacı 90 Beygir gücündeki dizel motorla sağlanmaktadır. Fabrikada tuğla ve kiremit konusundaki uzman Marsilyalı bir Fransız istihdam edilmektedir. Kiremit ve tuğlaların bin adedinin fiyatı ise 70 liradır. İbrahim Pertev bu bilgilere ek olarak tuğla ve kiremit üretiminin teknik boyutları hakkında da bilgilere yer vermiştir (Fen ve San’at Mecmuası 1933 Sayı 3: 2-4).

İbrahim Pertev, 1914 yılında çıkarmaya başladığı Sanayi mecmuasından itibaren milli sanayi kurulması gerektiğini savunmuş ve mecmualarında bu yönde yazılara yer vermiştir. Bu doğrultuda Fen ve San’at mecmuasının 2. sayısının kapak sayfasında “Milli Sanayii, Cumhuriyet Doğurdu” başlığı kullanılmak suretiyle milli sanayiinin önemine dikkat çekilmiştir. Bu sayıda, Cumhuriyet’in kuruluşundan sonraki on yıllık sürecin milli sanayi için uyanma ve kurulma devri olduğu, ikinci ve üçüncü on yıllık devirlerin ise milli sanayinin kalkınma devri olacağı ifade edilmiştir. Cumhuriyet’in 1923 ile 1933 yılları arasındaki ilk on yıllık sürecinde İzmir’de mevcut olan fabrikaların karşılaştırılması yapılmıştır. Bu karşılaştırmada İzmir’deki sanayi tesisi sayısının 60’dan 129’a, çalışan sayısının ise 1800’den 5000’e ulaştığı aktarılmıştır. Fen ve San’at mecmuası milli sanayinin oluşmasında fabrikalar kurmak ve fabrikalarda çalışacak elemanların yetiştirilmesinin önemli olduğunu belirtmiştir. Bu maksatla fen ve san’at mensuplarının sanayi elemanlarının yetiştirilmesine yardımcı olmalarını ve bu hususlarda yazılar kaleme almalarını istemiştir.

Fen Bölümü: Bu bölümde, ağırlıklı olarak Avrupa fen dergilerinden alınan ve fen alanında ortaya çıkan yenilikler tanıtılmaktadır. Avrupa fen mecmuaları alıntılarının yanı sıra mühendislerden tarafından kaleme alınan yazılarda radyo, televizyon, elektrik ve sesli sinema gibi yeniliklere ilişkin bilimsel ve teknik veriler aktarılmaktadır. Örneğin, mecmuanın birinci sayısının Fen bölümüne radyo bahsi ile başlanmakta ve birçok sayıda bu bahisle ilgili bilgilerin aktarımı sürdürülmektedir.

Fen bölümünde ağırlıklı olarak yer verilen diğer bir bilim dalı ise metalürji bilimidir. Mecmuanın ilk bölümünde “makine imalat sanayinde kullanılan yüksek sertlikte çelik ve halitalar” başlığıyla (alaşımlar) Avrupa fen mecmualarından metalürji bilimi konuları aktarılmıştır. Makalede 1822 yılından itibaren takım çelikleri konusunda malzeme biliminde Amerika Birleşik Devletleri General Electric laboratuvarlarında ve Alman Krup fabrikalarında yapılan çalışmalarda elde edilen kobalt alaşımlı çeliklerin ısıl işlemleri aktarılmıştır (Fen Ve San’at Mecmuası 1933 Cilt1 Sayı1:12-15). Malzeme bilimine yönelik yazılan makalelerde ise nitrurasyon, sementasyon, alüminyum ve magnezyum alaşımlı hafif çelikler gibi konular işlenmiştir.

San’at Bölümü: Bu bölümde sanayide kullanılan imalat ve üretim teknikleri hakkında bilgiler bulunmaktadır. Elektrik kaynağı tekniği, alüminyumun nikel ve krom ile kaplanması, madenlerin kromla kaplanması, marangozlukta cila bahsi, freze tezgâhlarında düz dişli çarkların kesilmesi, demir ve tahta vernikleri gibi konular san’at bölümünde işlenen konular arasında yer almaktadır.

San’at bölümünde memlekette düzenlenen ulusal ve uluslararası sergiler, fuarlar da konu edilmiştir. Bunlar arasında en önemlisi İzmir Fuarı’dır. İlk kurulduğu yıllardaki adıyla “İzmir Beynelmilel 9 Eylül Panayırının 4.cüsü 26 Ağustos-15 Eylül 1934 tarihleri arasında düzenlenmiş ve memleketin dört bir yanında kurulu fabrikaların ürünlerinin yanında san’at mektebi öğrencilerinin imal ettikleri ürünlerde sergilenmiştir. İzmir San’at Mektebi öğrencileri imal ettikleri birçok torna, matkap, testere ve zımpara tezgâhları ile 14 beygir gücünde buhar makinesini sergilemişlerdir(Fen Ve San’at Mecmuası 1934 Cilt 2 Sayı 1:l2). San’at mektebi öğrencilerinin bu denli teknolojik ürünleri üretebilmeleri, fen ve san’at mecmuası vasıtasıyla memleket sathındaki sanayici, teknisyen, işçi ve diğer san’at mekteplerince öğrenilmesi sağlanmıştır.

İşçi Defteri Bölümü: Bu bölümde işçilerin çalışma esnasında ihtiyaç duyabilecekleri hesap cetvelleri, formül ve düsturlar, ameli tavsiyeler, yeni san’at usulleri ve metotları yer almaktadır. Bu bilgiler arasında, santimetre inç dönüşüm hesap cetvelleri, bakır çinko, kurşun ve çelik sac levhaların kalınlıklarına göre ağırlık tabloları, elektrikçiler için bakır kablo akım cetvelleri, cıvata ve somun cetvelleri, boru cetvelleri, libre kg dönüşüm cetvelleri bulunmaktadır. Faydalı cetvel ve tablolara ek olarak işçilerin istifade edebileceği kaynak ve lehim bilgisi gibi işçinin kullanabileceği pratik bilgilere yer verilmiştir. Bu bölümde Almanca EHO dergisinden İzmir sanayisinde henüz tatbik edilmediği anlaşılan yeni bir alüminyum lehiminin işçilere aktarıldığı görülmektedir (Fen Ve San’at Mecmuası 1934 Cilt 1, Sayı 9: 13).

Hizmet Masası Bölümü: Bu bölüme ikinci sayıdan itibaren başlamıştır. Bölümde okuyuculardan gelen suallere uzmanlarca verilen cevaplar bulunmaktadır. Mecmuaya gönderilen ilk soru Mesut Kamil isimli okuyucu tarafından sorulmuş olan Türkçe yazılmış bir radyo kitabının olup olmadığı sorusudur. Soruya ilişkin mecmuanın üçüncü sayısında verilen cevapta Adnan Şerif Bey’in yazdığı Radyo Alanlara ve Alacaklara Rehber adlı kitabın ellerinde bulunduğu ve idarehanelerine uğrayıp kitabı alabilecekleri yazılmıştır. Mecmuaya gönderilen bir diğer soruda ise İzmir İnhisarlar Tütün Fabrikası’nda sigara makineleri tamircisi Mazhar Bey yarım metre uzunluğunda demir mili nitrürasyon usulü ile sertleştirmek için gerekli olan fırının maliyetini sormuştur. Mazhar Bey’in sorusu yedinci sayıda Nitrürasyon Usulü ile Çelikleri Sertleştirme başlığı ile geniş kapsamlı olarak cevaplandırılmıştır. Okuyucudan gelen sorulara verilen cevaplara geniş yer verilmesi mecmuanın içeriğinin şekillendirilmesine de yön vermiştir.

Müsabaka Bölümü: Mecmuanın birinci cildinin 4’üncü sayısından itibaren “Müsabaka: bizde soruyoruz?” başlığı ile başlayan bölümde, sanayi işçilerinden cevaplandırılması istenen sorulara yer verilmiştir. Bu soruların ilki “bir matkap tezgâhında dört köşe delik nasıl açarsınız?” şeklinde olup, cevapların resim ile gösterilip izah edilmesi istenmiştir. Doğru cevaplar arasında yapılacak kurada birinci gelene bir yıllık, ikinci ve üçüncü gelenlere altışar aylık abonelik ödülü verileceği ve birincinin resminin de mecmuada neşredileceği belirtilmiştir (Fen Ve San’at Mecmuası 1933 Cilt 1, Sayı 4: 5). Mecmuanın 2’nci Kanun 1934 nüshası Müsabakalarımız başlıklı alt bölümünde müsabakayı İzmir’ de Halim Ağa çarşında 50 numaralı atölyede çalışan Ahmet Hamdi Efendi’nin kazandığı bilgisini vermiş ve yeni müsabaka olarak “Nazarınızda medeniyetin terakkisine en çok hizmet eden işçi hangisidir?” suali sorulmuştur (Fen Ve San’at Mecmuası 1934 Cilt 1, Sayı 5: 14).

Modern Teknik Âleminde Bölümü: Sanayide en son tekâmüller, en son ihtiralar ve Avrupa fen mecmualarından alıntıların bulunduğu bölüm mecmuaya Şubat 1934 nüshasından itibaren eklenmiştir. Bölümde Batı’da icat edilen veyahut geliştirilen sanayi erbabının kullandığı alet edevat ile makinalar tanıtılmaktadır. Bölümde aktarılan bazı yenilikler şöyle sıralanabilir; perçinleme yerine kullanılmaya başlanan elektrik kaynağı, dokuma transmisyon kayışları, üniversal elektrikçi pensesi, üzerine her iş bağlanabilen yeni icat mengeneler, rutubet makineleri, modern atölye ve imalathanelerde vantilasyon, elektrik kaynağı makineleri, motorlu ve portatif testereler.

Fen ve San’at mecmuası fen ve sanayi uzmanlarından değişik konularda makale göndermeleri konusunda zaman zaman duyurularda bulunmuştur. Bu duyurulardan birinde sanayi erbabının anlayabileceği açıklıkta boya sanayi, çelik, makine ve motor sanayi, yapı ve beton konularında pratik bilgilerin yer aldığı makalelerin gönderilmesi istenmiştir (Fen Ve San’at Mecmuası 1943 Cilt 1, Sayı 1: 4). Mecmuanın böyle bir yol izlemesi teknik konularda yazılar yazabilecek uzmanların sayısının sınırlı olduğunu göstermektedir.

Maarif Vekâletine bağlı Mesleki ve Teknik Tedrisat Umum Müdürlüğü Mayıs 1934 tarihinde ülkedeki Sanat Mekteplerine bir tamim göndermiş ve talebenin Fen ve San’at mecmuasından faydalanmasını teminen mecmuaya abone olunmasını istemiştir (Fen Ve San’at Mecmuası 1934 Cilt 2 Sayı 3: 1).

Fen ve San’at mecmuası, Birinci Kanun 1934 sayısında mecmuaya öz Türkçe bir ad bulmak için yarışma açmıştır. Yarışma sonucunda mecmua için en uygun adı bulana mükâfat verileceği belirtilmiştir (Fen Ve San’at Mecmuası 1934 Cilt 2, Sayı 4: 7). Daha sonraki sayılarda okuyuculardan gelen adlar yayınlanmıştır. Okuyucular, bilim ve zanaat, bilgi öndeşi, örs, düzen bilgisi, bilgi açarı (Fen Ve San’at Mecmuası 1935 Cilt 2, Sayı 6: 6), oranbilik, bilik epik (Fen Ve San’at Mecmuası 1935 Cilt 2, Sayı 7: 13) gibi önerilerde bulunmuşlardır. Ancak, mecmuadan yapılan açıklamada Fen ve San’at’ın öz Türkçe isminin Endüstri olacağı belirtilmiştir (Fen Ve San’at Mecmuası 1935 Cilt 2, Sayı 10: 3). İkinci cildin onuncu sayısından itibaren San’at bölümünün adı Endüstri olarak değiştirilmiş ve mecmua 25’inci sayıdan itibaren Endüstri adıyla yayınlanmaya başlanmıştır.

Sanayi Kütüphanesi: Mecmua mühendis ve fen ve san’at uzmanlarınca kaleme alınan eserlerden oluşan kitapları da bastırıp, okuyucuların istifadesine sunmuştur. Bu eserler ve eserleri kaleme alanlara ilişkin bilgiler mecmuanın farklı sayılarında yayınlanmıştır. Mecmuanın dil devrimi sonrası yayınlanmaya başlanmasına rağmen Sanayi Kütüphanesi eserlerinin eski ve yeni harfli Türkçe olarak basıldığı görülmektedir. Sanayi Kütüphanesi teknik eserleri arasında Fikret Bey tarafından kaleme alınan eski harfli 200 kuruş değerindeki Şoför İmtihanı, muhabere kaymakamı Şemsi Bey tarafından yazılan eski harfli 50 kuruşluk Ameli Telsiz Telefon, 60 kuruşluk Telsiz Telefon Hocası, 50 kuruşluk Lambalı Telsiz Telefon Nasıl Yapılır, Mühendis Yusuf Ziya Bey tarafından yazılan ve 60 kuruşa satılan Kendi Kendine Makine Tamirciliği ve Mühendis Osman Hüsnü Bey’in eski harfli Demir Teknolojisi adlı eserleri sayılabilir (Fen Ve San’at Mecmuası 1934 Cilt 1 Sayı 10:14). Öte yandan, Fen Âlemi mecmuası müellifi elektrik mühendisi Mehmet Refik Fenmen tarafından eski harfli Türkçe ve yeni harfli Türkçe olarak elektrik, makine ve termodinamik konularında yazılmış birçok eseri de Sanayi Kütüphanesi’nde yer almıştır (Fen Ve San’at Mecmuası 1934 Cilt 1, Sayı 9: 11).

Mecmua teknik eserler yayınlamanın yanı sıra makalelerde öz Türkçe kelimelerin kullanılması amacıyla bazı sayılarında “Öz Türkçe Kılavuzu” ( Fen Ve San’at Mecmuası 1935 Cilt 2, Sayı 9: 2) başlığıyla yabancı teknik kelimelerin Türkçe karşılıkları yayınlamıştır. Sanayi ve teknik alanda öz Türkçe kelime kullanılması meselesi daha evvel Sanayi mecmuasının Mayıs 1917 sayısında gündeme getirilmiştir. Mecmuada; İngilizce, Fransızca İtalyanca, Yunanca ve başka dillerin terimlerinin Osmanlı fen ve san’at terimlerinde kullanıldığı belirtilmiş ve fenni ve sınai ıstılah meselesinin üzerine gidilerek fen ve san’at alanında umumi bir Türkçe dilin zorunluluğuna dikkat çekilmiştir ( Endüstri 1939, Sayı 1: 10).

Fen ve San’at Mecmuası Reklam Bölümü: Reklam bölümünde ağırlıklı olarak İzmir’de bulunan sanayi tesislerinin reklamlarının bulunduğu görülmektedir. Bunlar arasında; Turan Yağ ve Sabun Fabrikası, Tahsin Piyale İrmik, Makarna, Pirinç Unu Fabrikası en fazla reklam veren kuruluşlardır. Diğer taraftan, Dunlop Lastikleri, Crossley Motoru, Heemaf Hollanda Elektrik Motorları, Sokoni-Vakum Oyl Kompani Ink, gibi yabancı menşeli sanayi ürünlerinin reklamlarına da yer verilmiştir.

Sonuç

Osmanlı son döneminden itibaren devletin temel hedeflerinden biri Batılı anlamda bir sanayi oluşturmak olmuştur. Cumhuriyet’in kuruluşunu takip eden yıllarda bu hedefi gerçekleştirmeye yönelik gayretler devam etmiştir. Bu gayretlerin tezahürlerinden biri çağdaş bilimsel ve teknolojik gelişmelere dayalı milli sanayi oluşturabilme ülküsüdür. Bu ülküye ulaşma yolunda; Cumhuriyet’in onuncu yılında çıkarılan, Fen ve San’at mecmuası başta sanayici, teknisyen ve işçiler olmak üzere tüm yurttaşlara hitap edebilmiş olması nedeniyle popüler bir bilim ve teknoloji dergisi hüviyetine sahip olmuştur. Dönemin Maarif Vekâletinin Fen ve San’at mecmuasına ülkedeki tüm Sanat Mektepleri’nin abone olunmasını zorunlu kılması derginin devlet tarafından sahiplenildiğinin göstergesidir.

Osmanlı son döneminde çıkarılan Mecmua-i Fünun, Mecmua-i Ulûm ve Sanayi mecmuaları gibi mecmuaların hemen hepsi kurumsallaşmayı sağlayamamışlar ve kısa ömürlü olmuşlardır. Bu duruma mecmuaların yayımlandığı dönemlerdeki savaşlar ve uzun süreli siyasi istikrarsızlıklar, okuma yazma oranının düşük olması ve mecmuaların yönetici sınıf tarafından yeterince sahiplenilmemesi etkili olmuştur. Cumhuriyet sonrası dönemde sağlanan siyasi ve ekonomik istikrar ve eğitime verilen büyük destek sayesinde, 1933-1958 yılları arasında yaklaşık çeyrek asırlık bir sürede farklı isimlerde yayınlanmış olan Fen ve San’at mecmuası kendi alanında en uzun süre yayımlanan dergiler arasında en ön sıralarda yer almıştır.

Mecmua, bilim ve teknolojinin kuramsal konularına odaklanmak yerine ağırlıklı olarak çağının bilim ve teknoloji uygulamalarına odaklanmış ve yeni bilimsel ve teknolojik uygulamaların ülkemizde yaygınlaşmasına katkı sağlamıştır. Mecmua, Sanayi Kütüphanesi bölümüyle; mühendisler, fen ve teknik uzmanların kaleme aldığı eserleri bastırıp kitap haline getirterek okuyucularının istifadesine sunmuş ve bu yolla bir nevi teknik yayıncılık rolünü üstlenmiştir. Öte yandan, derginin iç sayfaların da bilim ve tekniğe yönelik makine, teçhizat ve icatların tanıtımı yapılırken teknik çizimler, tablolar, resimler ve fotoğraflara yer verilmek suretiyle anlatım zenginliği sağlandığı da görülmektedir.

Mecmuada işlenecek konuların belli bir kısmının Hizmet Masası ve Müsabaka bölümleri vasıtasıyla okuyuculardan gelen ve okuyucuya yöneltilen soruların cevaplarından oluşması, mecmuanın okuyucusunun düşünce ve ihtiyaçlarına verdiği önemi göstermekte olup, konularının bu şekilde belirlenmesi okuyucuyla daha fazla iletişime geçilmesini sağlamış, mecmuanın şekillenmesinde okuyucu belirleyici rol oynamıştır.

Memleket Sanayii bölümünde ülkede mevcut sanayi tesisleri hakkında iktisadi ve teknik bilgiler verilmiş ve bu bilgilerin yurt sathına yayılması sağlanmıştır. 1930’lu yıllarda ülke sanayisine ilişkin verilerin paylaşılması başta sanayiciler olmak üzere işçi ve teknisyenlerin Türk sanayisi hakkındaki bilgilerinin artmasına vesile olmuştur. Bu bilgilerin yayılımının farklı bölgelerdeki sanayiler arasında etkileşimin oluşmasında, sanayinin daha yeni teknik bilgiyle donanmasında önemli rol oynadığı mecmuanın hizmet masası bölümlerinde ve okuyucu yazılarından anlaşılmaktadır.

Fen ve San’at mecmuasında yayımlanan makalelere bakıldığında, teknik konuların yazı dizisi şeklinde işlendiği ve bir teknik uzmanın birden fazla sayıda yazı kaleme aldığı görülmektedir. Bu durum teknik konulara hâkim insan kaynağı eksikliğini gösterdiği gibi, fen ve teknik yayıncılığın henüz gelişmediğine de delalet etmektedir. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, mecmua fen ve teknik alanında uzun yıllar yayın hayatını sürdürmüş ve fen ve teknik konularının toplumun geniş bir bölümü tarafından takip edilmesinde öncü rolü oynamıştır.

Sonnotlar

** Duke de La Rochefoucauld (1747-1827) tarafından Fransa da açılan sanayi okulu Osmanlı sanayi okullarına örneklik teşkil etmiştir. Duke de La Rochefoucauld’un açtığı okul Napoléon Bonaparte’ın 1799 yılında okulu ziyaretinden sonra sadece sanayiye yönelik astsubay yetiştirilmek üzere yeniden düzenlenmiştir. Compiegne’deki okul, Gaspard Monge, Claude Louis Berthollet ve Pierre Simon Laplace’ın tavsiyeleri doğrultusunda Ecole des Arts et Metiers (Ticaret ve Sanat Okulu) olarak yarısı teorik, diğer yarısı pratik derslerden oluşturulmuş müfredatıyla 1803’te yeniden tesis edilmiştir (Horn 2006:201).

Fen ve San’at Mecmuası Fihristi

Kaynaklar

  1. Akın, Adem (2014). Münif Paşa ve Türk Kültür Tarihindeki Yeri, Ankara:Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, s.65-68.
  2. Budak, Ali (2004). Batılılaşma Sürecinde Çok Yönlü Bir Osmanlı Aydını Münif Paşa, İstanbul: Kitabevi Yayınları.
  3. Budak, Ali (2011). Mecmua-i Fünun Osmanlı’nın İlk Bilim Dergisi, İstanbul:Bilge Kültür Sanat Yayınları.
  4. Giz, Adnan (1969). “İstanbul'da İlk Sanayi Mektebinin Kuruluşu”, İstanbul Sanayi Odası Dergisi, Sayı: 36, İstanbul: Yenilik Basımevi.
  5. Horn, Jeff (2006). The path not taken: French Industrialization in the age ofrevolution, 1750-1830, Massachusetts Institute of Technology.
  6. İhsanoğlu, Ekmeleddin (2017). Osmanlı Bilim Mirası, Mirasın Oluşumu,Gelişimi ve Meseleleri, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
  7. Kadıoğlu, Sevtap (2014). “Türkiye’de Bilimin Popülerleşmesi ve Maddiyat Dergisi, 1925-1926”, Osmanlı Bilim Araştırmaları, Cilt 15, Sayı 2, İstanbul.
  8. Küçük, Serhat (2015). “Erken Cumhuriyet Dönemi Bilim Dergilerinin Vizyon ve Misyonları”, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 12, Sayı 31, s. 356.
  9. Lewis, Bernard (2007). Modern Türkiye’nin Doğuşu, Çev: Metin Kıratlı,Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay., s. 432.
  10. Oberling, Pierre (1994). Aviation in the ottoman empire: its place in thehistory of technology, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, s. 248.
  11. Seyitdanlıoğlu, Mehmet ve Halil İnalcık, (2012). Tanzimat Değişim Sürecinde Osmanlı İmparatorluğu, Tanzimat Dönemi Osmanlı Sanayii (1839-1876), İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s. 718.
  12. Toprak, Zafer (2015). “Emekten ve Sanayiden Yana Bir Dergi: Sanayi Mecmuası”, Toplumsal Tarih, Sayı 253.
  13. Endüstri, Yıl 25, Sayı 1, İzmir, Eylül 1939.
  14. Fen ve San’at Mecmuası, Cilt 1 Sayı 1, İzmir, Eylül 1933.
  15. Fen Ve San’at Mecmuası Cilt 1 Sayı 3, 2. Teşrin 1933.
  16. Fen ve San’at Mecmuası, Cilt 1, Sayı 4, İzmir, Birinci Kanun 1933.
  17. Fen ve San’at Mecmuası, Cilt 1, Sayı 5, İzmir, İkinci Kanun 1934.
  18. Fen ve San’at Mecmuası, Cilt 1, Sayı 9, İzmir, Mayıs 1934.
  19. Fen ve San’at Mecmuası, Cilt 1, Sayı 10, İzmir, Haziran 1934.
  20. Fen ve San’at Mecmuası, Cilt 2, Sayı 13, İzmir, Eylül 1934.
  21. Fen ve San’at Mecmuası, Cilt 2, Sayı 15, İzmir, 2nci Teşrin 1934.
  22. Fen ve San’at Mecmuası, Cilt 2, Sayı 16, İzmir, Birinci Kanun 1934.
  23. Fen ve San’at Mecmuası, Cilt 2, Sayı 18, İzmir, Şubat 1935.
  24. Fen ve San’at Mecmuası, Cilt 2, Sayı 19, İzmir, Mart 1935.
  25. Fen ve San’at Mecmuası, Cilt 2, Sayı 21, İzmir, Haziran 1935.
  26. Fen ve San’at Mecmuası, Cilt 2, Sayı 22, İzmir, Haziran 1935.
  27. Sanayi Mecmuası, Sayı 1, Mahmut Bey Matbaası, İstanbul, 1914.

Şekil ve Tablolar